Kamboçya'ya ulaştığımda, sefaletle çevrili bir yerde, tatilde olduğum için huzursuz hissettim ve karşılığında bir şey yapmak istedim. | TED | عندما وصلت إلى كومبوديا، شعرت بعدم الإرتياح كوني في عطلة ومحاطة بكثير من الفقر أردت أن أفعل شيئًا بالمقابل. |
Bunu hissettim. Ve bunlar olurken, Onlar ona yardım etmedi. | Open Subtitles | لقد شعرت بالأمر، وعندما فعلوا ذلك لم يَقُم أحدهم بساعدته |
Tüm kemiklerimin çekildiğini hissettim ve o anda anladım ki bacağım kırılmıştı. | Open Subtitles | شعرت بكل العظم يتحرك, كل العظم متشابك عرفت حينها أن الرجل مكسورة |
İçeri girdiğimde bir bağ hissettim. Ve sen de hissettin bunu. | Open Subtitles | شعرت بتقارب بيننا عندما دخلت المكتب, واعتقد انك شعرت بذلك ايضاً |
İlk başlarda çok boktan hissettim, ama sonra etkileşimi hissettim ve hoşuma gitti. | Open Subtitles | شعرت مثل القرف قبل ذهبت. ثم حصلت ل بعض الذهاب الأدرينالين وأنها تتمتع. |
Gerçekten David 'le konuştuğumu hissettim ve gerçekten cevap veriyordu! | Open Subtitles | شعرت فعلاً أننى أتحدث الى ديفيد وكان فعلاً يرد على |
Bilemiyorum. Sürümden birisi tehlikedeymiş gibi hissettim ve harekete geçtim. | Open Subtitles | لا أدري، شعرت وكأن فردًا من قطيعي في خطر، فتصرّفت. |
Kardeşimin dehşetini hissettim ve bir daha hiç birimizi incitmesine izin vermeyecektim. | Open Subtitles | شعرت برعب أخي لن أسمح له أن يؤذي واحد منا مرة أخرى |
Kendimi insanların genel ortamından oldukça uzak hissettim ve hala da böyle hissediyorum. | TED | لقد شعرت .. وما زلت اشعر .. بمسافة كبيرة تفصلني عن البشر |
Güvende hissettim ve bu bana düşündüğümü olduğu gibi söyleme cesareti verdi. | TED | شعرت بالأمان، وأعطاني الثقة لقول حقاً ماظننت. |
Kızardığımı hissettim ve kitabımı açıp okurmuş gibi yaptım. | Open Subtitles | شعرت بالخجل وفتحت كتابي وتظاهرت بالقراءة |
- Sırtımdaki bıçağı almak için mi? Kendimi kötü hissettim ve yazdığın hikâyelere baktım. | Open Subtitles | لا، شعرت بالذنب إلى حد ما، لذا قرأت البعض من قصصك القديمة. |
Aniden ev hasreti hissettim ve kendimi uçakta buldum. | Open Subtitles | لقد شعرت بالحنين لوطنى فجأة وقد امسكت بأول طائرة. |
Fakat resmetmeyi bıraktığını öğrendiğimde daha iyi hissettim ve bunu unuttum. | Open Subtitles | عندما علمت كيف ترسم بإتقان شعرت بالراحى اكثر |
Buraya olay çıkarmak için gelmedim çünkü bugün kendimi yalnız hissettim ve seni görmek istedim. | Open Subtitles | أنالستهناللخصام.. ولكن لأنني شعرت بالوحدة وأردت رؤيتك. |
Biraz rahatsız hissettim ve neredeyse kalkıyordum fakat tedirgin ve kaybolmuş gibi bir hali vardı. | Open Subtitles | لقد شعرت بالسوء , وكنت قريب من المغادرة لكن لقد بدت شديدة الانفعال, وضائعه |
Dünkü halini görünce kötü hissettim ve bir iki şeyi tekrar düzenledim. | Open Subtitles | لقد شعرت بسوء لأنك علقت ولذلك لقد نسقت بعض الأشياء |
Midemde bir sancı hissettim ve bam, gördüm. | Open Subtitles | لقد شعرت بوخزةٍ في معدتي ثم ظهرت الرؤيا فجأةً |
Bugün, kendi ölümümü hissettim. Ve o kılıç saplandığında, | Open Subtitles | لقد شعرت بنفسي أموت اليوم وعندما دخل ذلك السيف في بطني |
Yapabileceğimi sanmıyorum. Bugün kendimi çok kötü hissettim ve büyü yapamadım. | Open Subtitles | لا أعرف لو أنني أستطيع لقد شعرت بشعور غريب اليوم لم أكن أقدر علي ممارسة السحر |