Askeri bir müdaheleden çok pazarlık ve hoşgörüyü kullanıyorlar. | TED | يستخدمن التفاوض و التسامح فى كثير من الأحيان من رد الفعل المسلح. |
Ve İslam hastane içinde yüksek derecede bir dini hoşgörüyü fiilen teşvik etti, şimdilerde modern seküler bir toplum için veri kabul ettiğimiz bir şey. | Open Subtitles | وداخل المشفى، يحثّ الإسلام على درجة عالية من التسامح شيء نعتبره بديهياً في المجتمع العلماني الحديث |
Kesinlikle umuyorum ki, eğer mümkünse, o döneme bakıp, o zaman var olan hoşgörüyü günümüze aktarırız. | Open Subtitles | آمل أن ننظر لتلك الفترة ونتعلّم التسامح المتواجد أثناء تلك الفترة وننقله لهذه الفترة حتى لو كان صعب المنال |
Bu söz de, hoşgörüyü teşvik etmenin güzel bir yoludur. | Open Subtitles | وهذا يبدو طريق جيد جداً لتشجيع التسامح |