| Oradaki bayan önce Howard Hunt'ın Senatör Kennedy'le ilgili kitaplar aldığını söylemiş. | Open Subtitles | في البداية قالت أن هوارد هنت قد استعار كتبا عن السيناتور كينيدي |
| Cotter. Hunt aşağıda kafayı yedi. Git onu toparla, olur mu? | Open Subtitles | كوتر ، هنت مشغول بصيده في الاسفل اذهب واجعله يخرج اوكه؟ |
| Hunt, yanık bölümünde göğüs duvarının bir kısmını kaybetmiş bir adam var. | Open Subtitles | هنت ، لدي رجل في وحدة الحروقات فقد جزء من جدار صدره |
| Bölge şerifi ile savcı buradalar, Şerif Hunt ile görüşmek için. | Open Subtitles | عمدة المقاطعة والمدعى العام جائوا من بيكرسفيلد ليتشاوروا مع العمدة هانت |
| Özel Ajan James Hunt, sen sistemi hackleyip çökerttiğinde gizli görevdeydi. | Open Subtitles | العميل الخاص جايمس هانت كان يعمل متخفى عندما أسقطت هجمتك النظام |
| Hunt aynı anda hem kundakçılık hem de itfaiyecilik yapıyor. | Open Subtitles | هانت على حد سواء الحريق العمد واطفاء في نفس الوقت. |
| Hunt, Riggs'in bu ameliyattan alınması için bir neden var mı? | Open Subtitles | هنت ، هل يوجد سبب ليجعلني اٌبعد ريغز عن هذه العملية |
| Hunt, bunun senin bölümünle ilgisi yok. Niye bu kadar sinirlendin? | Open Subtitles | هنت ، انه ليس القسم الخاص بك ، ماهي مشكلتك ؟ |
| Howard Hunt'la ilgili bazı evraklarda yayınevinizin adı geçiyor. | Open Subtitles | لقد ورد اسم مؤسستكم في بعض الاوراق المتصلة بهوارد هنت |
| Çalışanlarınızdan biri olan Bay Howard Hunt'la ilgili bazı bilgileri doğrulamak istiyordum. | Open Subtitles | كنت أتسائل إن كان بإمكانك تأكيد بعض المعلومات عن أحد موظفيك.. السيد هوارد هنت |
| Hunt 1970'e kadar CIA için çalıştı. | Open Subtitles | هنت كان يعمل في السي آي إيه حتى عام 1970 |
| Beyaz Saray personeline göre Hunt orada Colson'ın danışmanı olarak çalıştı. | Open Subtitles | طبقا لموظفي البيت الأبيض هنت كان يعمل هناك بالتأكيد كمستشار للسيد كولسن |
| Hunt'ın üç aydır orada çalışmadığını söylediler. | Open Subtitles | قالوا ان هنت توقف عن العمل هناك منذ ثلاثة شهور |
| Sadece Hunt'ın Beyaz Saray'daki görevini sordum. | Open Subtitles | لقد سألتهم ببساطة ماذا كانت واجبات هنت في البيت الأبيض |
| Bu kişi Clay Hunt. Clay de benimle birlikte deniz piyadeydi. | TED | ها هو كلاي هانت. كان كلاي يعمل في البحرية معي. |
| O yaşlı ve burada Sam Hunt adlı bir fotoğrafçının yaşadığını düşünüyor. | Open Subtitles | أنه عجوز جداً , ويعتقد أن مصور يدعى "سام هانت" يسكن هنا |
| Ah şu Randolph Hunt! Randy Hunt'u hatırlarsın, Annie. | Open Subtitles | يا له من راند ولف هانت هل تذكرين راندي هانت يا آني |
| Ve Ethan Hunt her zamanki gibi kritik noktadaki adamın olacak. | Open Subtitles | ايــثــان هانت سوف يكون القائم بالمهمة كالمعتاد |
| Hunt'ın hedefi Biocyte'da 42. katta saklanan ve üretilen Chimera olacaktır. | Open Subtitles | هدف هانت هو الكميرا المنتجة والمخزونة في الدور 42 |
| Hunt'ın yaptığı operasyonları incelersen | Open Subtitles | إذا ألقيت نظرة على تاريخ هانت ا, وقد فعلت |
| Hayır, Hunt Biocyte'a güvenliğin az olduğu, yukarıdan bir yerden girmeye çalışacaktır. | Open Subtitles | هانت سيفضل الهبوط من أعلى حيث الحماية الأمنية أقل ما تكون |
| Hunt ve Nowakowski, ikisi de arkadan vurulmuş. | Open Subtitles | هَنت و موكاوسكي كِليهِما ضُرِبا منَ الخَلف |