Gökbilimciler, Güneş'in 3 ile 5 milyar yıl daha enerji üretecek kadar gaz içerdiğini tahmin ediyor. | TED | يتوقع علماء الفلك بأن شمسنا تحتوي ما يكفي من الغازات لإنتاج الطاقة لمدة 3 حتى 5 بلايين سنة أخرى. |
Bilim insanları sonsuz sayıda boyut olduğunu ve her birinin farklı bir gerçeklik içerdiğini teorisini ileri sürüyor. | Open Subtitles | العلماء وضعوا نظريات عن وجود عدد لا نهائي من الابعاد وكلها تحتوي على امكانية إيجاد بدائل للواقع |
Paris'te çalışan Polonya'lı bir kadın, Marie Curie bazı kayaların uranyum adında bir element içerdiğini keşfetti. | Open Subtitles | أن بعض الصخور تحتوي على عنصر يُسمّى اليورانيوم |
Bir çeşit düzenbazlık içerdiğini düşündüğümüz bu dosyayı bir bilgisayardan aldık. | Open Subtitles | هذه نسخة من ملف، قمنا ياستخراجه من كمبيوتر، ونعتقد بأنه يحتوي على بعض التدليس |
Buzun uyumsuz siyah kristaller içerdiğini söylüyor. | Open Subtitles | وهو يقول بأن الجليد يحتوي على بلورات سوداء سيئة التلائم |
Ulusal güvenlikle alakalı olduğunu ve seni de içerdiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال إنه أمر يتضمن الأمن القومي و كذلك أنت |
Ulusal güvenlikle alakalı olduğunu ve seni de içerdiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال إنه أمر يتضمن الأمن القومي و كذلك أنت |
Bilim insanları cismi analiz ettiklerinde amino asitleri içerdiğini keşfettiler protein yapı taşlarından oluşuyordu yaşamın çoklu dokusu. | Open Subtitles | عندما حلل العلماء المادة إكتشفوا أنها تحتوي على الأحماض الأمينية الحوامل الأساسية للبروتينات |
Hayır, ama Sa'edi karakterlerin ve ilişkilerin gerçeklik içerdiğini savunur. | Open Subtitles | لا , لكنها تقول ان شخصيات الصعيدي و علاقاتهم تحتوي على الكثير من الحقيقه |
Uçakların gökyüzünde bıraktığı patikaların hastanelerden biyolojik tehlikeli toksik atıklar içerdiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أن المسارات التي تتركها الطائرات في السماء تحتوي على النفايات السامة من المستشفيات؟ |
Yaprak özütüyle ilgili ön laboratuvar çalışmamız bu yaprakların tam olarak, eczanelerde satılan astım ilaçlarına yapı bakımından, kimyasal yapı bakımından çok yakın, bazı bileşenler içerdiğini gösterdi. | TED | حيث بينت اختباراتنا الأولية على مستخلص الأوراق أن هذه الأوراق بالذات تحتوي على مكونات تشبه كثيرا، من حيث التركيبة، التركيبة الكيميائية، لتلك الأدوية التي نبيعها بالصيدليات ضد الربو. |
Kaç kalorisi olduğunu, ne kadar yağ içerdiğini biliyorsunuz ama tükettiğimiz bilgilerin hiçbir etiketi yok. | TED | فيتسنى لك معرفة عدد السعرات الحرارية، ومقدار الدهون التي تحتوي عليها، لكن عندما نستهلك المعلومات، ليست لدينا بطاقات إضاحية البتة. |
Eğer onun Apophis olduğunu ve onun orijinal uçakların uçağı eve döndürecek bir aygıt içerdiğini söylediğini düşünüyorsan... o halde evet. | Open Subtitles | أذا كنت تعتقد أنه أبوفيس وأنه قال أن المنزلقة الأصلية تحتوي على جهاز صمم ليعيدها لعالمها الأصلي... نعم |
Yani araştırmaya devam ediyoruz ama kadınlara kokladıklarının feromon içerdiğini söylüyoruz. | Open Subtitles | إذن نواصل الدراسة، لكن نقول للنساء إنّ الشيء الذي يستنشقنه يحتوي على فيرومونات. |
Bazı fizikçiler uzay-zaman tümlüğünün gerçek anlamda sonsuz olduğunu ve değişken özellikleri olan sonsuz sayıda cep evrenini içerdiğini düşünüyor. | TED | يرى بعض الفيزيائيين أنّ الزمكان هو غير متناه و أنّه يحتوي على عدد لا متناه من الأكوان الجيبية مع خصائص مختلفة. كيف حال دماغك؟ |
Ve bu gittikçe de tuhaflaşıyor. 20 yıl önce genomu alt üst etmeye başladıkları sıralarda, muhtemelen 100 bin gen içerdiğini söylüyorlardı. | TED | وهذا أمر غريب على نحو متزايد. لأن منذ حوالي 20 عاما مضت ، عندما بدأوا الخوض في الجينوم ، ظنوا أنه يحتوي على الأرجح علي حوالي 100 ألف من الجينات. |
Viskinin %75 alkol içerdiğini anons etmeliler. | Open Subtitles | -كان حري بهم الإِعْلان عن أن هذا الويسكى من النوع الذى يحتوي على نسبة 75 % كحول |
Tanrısal saf kibrimiz, sadece mavi bilyemizin üstün zekâlı yaşam formunu içerdiğini var saymamıza sebep oluyor. | Open Subtitles | أنها الكبرياء ، إفتراض" أن رخامنا الازرق الصغير يحتوي بمفرده " على الحياة الذكية في المجرة |
Basit görüş gerçek değerin bir şeyler yapmak olduğunu, iş gücü içerdiğini mühendislik içerdiğini düşünüyor. | TED | وهنالك مفهوم عام يقول أن قيمة سلعة ما يتضمن الجهد المبذول في صنعها ويتضمن عدد العمال .. ويتضمن هندسة تصنيعها |
- Sen de oy verdin. - Bedava viski içerdiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أنت وافقت عليه لم أعرف أنه يتضمن ويسكى مجانا |
Tanrı Talmud'da herşeyi yazdığını bunların karşıtlarını da içerdiğini söylemiş. | Open Subtitles | قال الأب أن التلمود يتضمن كل شيء ونقيضه. |
Sen de bu defterin tıpkı İncil gibi mutlak doğruyu içerdiğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | و تظن هذا السجل يتضمن الحقيقة المطلقة كالكتاب المقدس ؟ |