| Yeni İçişleri Bakanı illegal bahisler için, ...bir şeyler yapılmasını istiyor. | Open Subtitles | وزير الداخلية الجديد يريد انهاء عمل ما بخصوص مقامرة غير قانونية |
| Bu yenilik, İçişleri Bakanı'nın da istediği gibi mezar hırsızlarını işlerinden edebilir ancak aynı zamanda bu ülkeyi de bölecek! | Open Subtitles | الآن ، هذه الإصلاحات قد تحرم لصوص القبور من أعمالهم ، كما ينوي وزير الداخلية لكنهم سيُقسمون أيضاً هذه الأمة |
| Çünkü İçişleri Bakanı ilk iş olarak bu ofise telefon etti. | Open Subtitles | لأن اول ما فعله وزير الداخلية هو الأتصال على هذا المكتب |
| Kocam öğle yemeğini genelde İçişleri Bakanı'yla yer de. | Open Subtitles | زوجي عادة ما يتناول الغداء مع وزير الداخلية. |
| Pekala, bu doğru bile olsa İçişleri Bakanı olamam. | Open Subtitles | حسناً, حتى لو لم يكن ذلك صحيحا انا لا استطيع ان اكون وزير الداخليه |
| Hükümet, ve mevcut içişleri bakanı, | Open Subtitles | هل تعتقد أن الحكومة وعلى وجه الخصوص وزير الداخلية |
| Dr. Hans Fallada, Sir Percy Hestlestine, İçişleri Bakanı. | Open Subtitles | الدّكتور هانز فولدا، السّير بيرسي هستلستن ، وزير الداخلية. |
| Bu durumda, içişleri bakanı ve ben gizli bir plan hazırladık. | Open Subtitles | لهذا السبب وضعتُ خطّة سريّة مع وزير الداخلية. سنبحث عن القناصين المَهَرة. |
| İçişleri Bakanı Kong Qiu devlet işlerine odaklanmıyormuş. | Open Subtitles | وزير الداخلية كونغ شيه لا يركز على العمل الحكومي |
| İçişleri Bakanı Kong Qiu Majestelerini görmeye geldi. | Open Subtitles | وزير الداخلية كونغ شيه هنا لكي يرى جلالته |
| İçişleri Bakanı, cinayetin kasıtlı olduğuna dair pek çok soru işareti olduğunu düşünmüş. | Open Subtitles | يرى وزير الداخلية أن تفاصيلاً كثيرة تناقض مبدأ سبق الإصرار في الجريمة |
| İçişleri Bakanı'yla yaptığın anlaşma neydi tam olarak? | Open Subtitles | إذاً ماذا كان الإتفاق الذي تمكنت من إنتزاعهِ من وزير الداخلية ؟ |
| İçişleri Bakanı'nın şoförü patronunu bekliyormuş. Boşuna. | Open Subtitles | سائق وزير الداخلية منتظراً رئيسه، دون جدوى |
| İçişleri Bakanı'yla da konuştuğumuz özel bir mesele hakkında görüş alacaktım. | Open Subtitles | أحتاج إلى التحدث معه بشكل فردي بشأن مسألة ما قُمنا بمُناقشتها مع وزير الداخلية |
| Bunu İçişleri Bakanı'na bizzat götüreceğim. | Open Subtitles | سآخذ تلك العريضة لأعرضها شخصياً على وزير الداخلية |
| Tanrı, yedinci günde dinlenmiş ancak İçişleri Bakanı dinlenmiyor. | Open Subtitles | الرب يحصل على إجازته في اليوم السابع لكن وزير الداخلية ليس كذلك |
| Korkarım ki hayır. İçişleri Bakanı bu işi kesin bir gizlilik içinde yürütmemi istedi. | Open Subtitles | أخشى ذلك ، أكد وزير الداخلية لي على إلتزام السرية التامة |
| Bay Speaker, İçişleri Bakanı gelişmekten mantıktan ve bilimden konuşuyor ancak bırakın da açık şekilde konuşalım asil sözlerinin arkasında cerrahların kanlı ellerine bırakılan cesetlerin serbest temini gizli. | Open Subtitles | السيد المُتحدث وزير الداخلية تحدث عن التقدم والأسباب والعلم لكن دعونا نتحدث بصراحة |
| İçişleri Bakanı onu gece 10'da ziyaret etti. | Open Subtitles | وزير الداخلية قام بزيارته الليلة الماضية في العاشرة مساءًا |
| Yarın saat 9'da İçişleri Bakanı'yla görüşeceksiniz. | Open Subtitles | سوف تقابل وزير الداخلية في الساعة التاسعة غداً |
| İşte bu yüzden seni İçişleri Bakanı yapıyor. | Open Subtitles | لذلك هو جعلك وزير الداخليه |