Ve her zaman, her yerde bana eşlik etmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | وقال انه يصر على المرافق لي في كل مكان، في كل الأوقات. |
Köye dönüp misafiri olmamız için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنه يصر على عودتنا إلى القرية لنكون ضيوفه |
New York Times'ın inatçı muhabirlerinden biri Pazartesi sabahı, ilk iş seninle görüşmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | انه مراسل لحوح من جريدة نيويورك تايمز انه يصر على عمل حديث معكى اول شئ نهار الاثنين |
özür dilerim Bay Thomas. Sizinle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنا آسفة يا سيد توماس إنه مصر على التحدث إليك , لا يمكننى التخلّص منه |
Çünkü, herif şu an yanımda ve seninle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | لأنني واقف مع الرجل الآن و هو مصر على التحدث لك |
Bu kız seninle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | لديّ تلك الفتاة التي لا تنفك تصر على التحدث إليكِ. |
Her yeri gezdirmem için ısrar ediyor. | Open Subtitles | إنّها تصرّ على تدقيق كامل |
Pazartesi günü ilk iş olarak seninle bir görüşme yapmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | وهو يصر على مقابلتك اول شئ يوم الاثنين صباحا |
Ben size başka türlü işkence yapmak istiyorum, ama Kon Dooku Prens'i yakalamam için ısrar ediyor | Open Subtitles | سوف اعذبك بنفس الطريقة لكن الكونت دوكو يصر على ان امسك الامير |
Bu Joseon tüccarı evinde kalmamız için ısrar ediyor. | Open Subtitles | رجل الاعمال الجوسوني هذا يصر على دعوتنا للأقامه لديه |
Doktor, teslimatçı bunu imzalamanız, için ısrar ediyor. | Open Subtitles | يا دكتور, عامل البريد ... يصر على أن توقع على هذا |
Raj,gelmen için ısrar ediyor dinle,ben seninle odadan konuşuyorum | Open Subtitles | "راج " ، يصر على حضورك إسمع ، أنا أتحدث معك من غرفة أخرى الآن |
Buckingham Dükü sizlere katılmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | فخامتك,دوق باكينجهام يصر على المقابله |
- Owen partiye gitmemiz için ısrar ediyor. - Bu müthiş. | Open Subtitles | اوين يصر على ان نذهب للحفلة هذا رائع |
Tom'u getirdiğim için kusura bakmayın ama El, velayeti paylaştığımız için ayrılık yüzünden kaygılandığı için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنا آسف ان كنت قد لجلب توم، ولكن، اه، شركة يصر على انه يحصل قلق الانفصال، و، حسنا، لأننا يشتركا في حضانة... |
Babası yoğun bakımda ve yaşam destek ünitesinde kalması için ısrar ediyor. | Open Subtitles | والدها في وحدة العناية المركزة وهو مصر على إبقائها ..حية، لذلك |
Morrigan burada. Kızı görmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | انها (موريغان هي تصر على رؤيتها |
Dr. Pierce ile görüşmek için ısrar ediyor. | Open Subtitles | إنها تصر على رؤية الدكتور (بيرس). |
Monako'ya taşınmam ve bütün hayatımı arkada bırakmam için ısrar ediyor. | Open Subtitles | إنها تصرّ على أن انتقل (إلى (موناكو واترك كل حياتي هنا خلفي |