Wendy Cho için bir hediye. | Open Subtitles | هدية ل(ويندي تشو). |
Scranton'da geçirdiğin günlerini hatırlaman için bir hediye işte. | Open Subtitles | إنه شئ صغير من أجلك لتتذكري الوقت الذي أمضيتيه في (سكرانتون) |
Müşterilerimize ufak bir jest. Yüzlerdeki gülümsemeyi düşürmemek için bir hediye. | Open Subtitles | أنها لفتة صغيرة لعملائنا هدية من أجل البهجة |
Muhtemelen Sekhmet için bir hediye. | Open Subtitles | من المحتمل انها هدية إلى سخمت. |
Bu benim için bir hediye mi? | Open Subtitles | ? -? هل هي هدية لي ؟ |
Ama yalan söyleme sebebim aslında senin için bir hediye paketliyor olmamdı. | Open Subtitles | لكن سبب كذبي لأني كنت أجهز هدية من أجلك. |
Tamam adamım. ama bunu özgürlüğünün son günleri için bir hediye olarak düşün pekala. | Open Subtitles | حسنا.. ايها الرجل نعتبرها هديه لك لايامك الاخيره في الحريه |
Scranton'da geçirdigin günlerini hatirlaman için bir hediye iste. | Open Subtitles | إنه شئ صغير من أجلك لتتذكري الوقت الذي أمضيتيه في (سكرانتون) |
Şimdi bu arabayı yağlamak için bir hediye mi, yoksa zaten yağlanmış bir arabaya sahip olmak için bir hediye mi? | Open Subtitles | الآن، هل هذه الهدية من أجل أنشاء علاقة أو أنها هدية... من أجل أن العلاقة أنشاءت بالفعل؟ أنشاء علاقة؟ |
Onlar Darryl oğlu için bir hediye için alışveriş. | Open Subtitles | إنهم يتسوقون لشراء (هدية من أجل طفل (داريل |
Şarap, Başkan Batouala için bir hediye. | Open Subtitles | (النبيذ هدية إلى الرئيس (باتوالا - حسنٌ - |
- Benim için bir hediye mi? | Open Subtitles | هدية لي |
Çantada senin için bir hediye var. | Open Subtitles | ثمّة هدية من أجلك في الحقيبة. |
Senin için bir hediye. | Open Subtitles | انها هديه لك |