Bütün birikimimi bu otele yatırdığım için her şeyin düzgün yapıldığından emin olmalıyım. | Open Subtitles | مع كل مشروبات النادي محجوزه في هذا الفندق يجب أن أتأكد من أن كل شيء يسير على مايرام |
Onlar için her şeyin çok kolay olacağını söylemiyorum, ...ama kimin hayatı çok kolay ki zaten? | Open Subtitles | أنا لا أقول أن كل شيء سيكون سهلاً عليهم ولكن من الذي يعيش حياة سهلة؟ |
Hem onlar hem de bizim için her şeyin yolunda gideceğinden eminim. | Open Subtitles | واثق أن كل شيء سيكون جيّد لهما ولنا أيضاً. |
Yarın imzası için her şeyin ayarlanmış olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا اريد أن اتأكد من أن كل شيء منظم لتُوَقْع عليه غدا |
Lois'e gerçeği söyledikten sonra bir an için her şeyin yolunda gideceğini sanmıştım. | Open Subtitles | مع أنّ هناك تلك اللحظة مباشرة بعد إخبار (لويس) بحقيقتي. اعتقدت أن كل شيء سيكون على ما يرام. |