Gerçeği söylediğimi bildiği için kızgın bence. | Open Subtitles | أعني , انه غاضب لأنه يعلم انني اقول الحقيقة |
Gerçeği söylediğimi bildiği için kızgın bence. | Open Subtitles | أعني , انه غاضب لأنه يعلم انني اقول الحقيقة |
Hala geçen gece için kızgın olduğunu söyleme. | Open Subtitles | ماذا؟ ؟ لا تقولي انك غاضبه من الليله الماضيه |
Hala o öpücük için kızgın mısın? | Open Subtitles | أما زلتِ غاضبه من تلك القبله ؟ |
Şimdi Cleo, Donovan'la yeteri kadar zaman geçirmediğin için kızgın olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | الآن ، كليو أعلم بأنك منزعج لعدم قضاءك وقتاً كافياً مع دونفان |
O da işimizi iyi yapamadığımız için kızgın. | Open Subtitles | انه منزعج لعدم قيامنا بعملنا |
Yani o acayip halı teşkilatı seni zorla kaçırmaya teşebbüs etmediği için kızgın mısın? | Open Subtitles | وأنت غاضب لأن جماعة السجاد الغريبة لم يحاولوا اختطافك؟ |
Yalan söylediğim için kızgın değilsin kızgınsın çünkü bu işten kurtulmanın bir yolunu buldum ve sen bulamadın. | Open Subtitles | أنت لست غاضبا لأنى كذبت أنت غاضب لأنى وجدت طريقة لأخرج نفسى من هذا الموضوع أنت لم تستطع |
Sağ kolun yerini başkası aldığı için kızgın. | Open Subtitles | مستشارك غاضب لأنه يتم استبداله |
George sadece istediği eşi alamadığı için kızgın. | Open Subtitles | جورج) غاضب لأنه لم يتمكن من) الحصول على الزوجة التي يرغب فيها. |
Sadece arkadaşları ziyaretine gelmediği için kızgın. | Open Subtitles | إنه فقط غاضب لأن أصدقائه لا يقومون بزيارته هنا |
Arabası mahvolduğu için kızgın. | Open Subtitles | إنه غاضب لأن سيارته تحطمت |
Onunla görüştüğüm için kızgın mısın? | Open Subtitles | هل أنت غاضب لأنى رأيته؟ |