Bay Shepard'ın arzusunu geciktirmek için sebep göremiyorum. | Open Subtitles | لا اري سببا يؤخر مستر شيبارد عن الحضور للمحاكمة |
Bu meseleyle mahkemenin kıymetli vaktini almamız için sebep göremiyorum. | Open Subtitles | لا أرى سببا لجعل هذا الامر ياخذ المزيد من وقت المحكمة الثمين |
Silahlı bir adam vurulursa, şüphelenmek için sebep olur. | Open Subtitles | الرجل أطلق النار, كان هناك سببا معقولا |
Biri Myshkin'i öldürmeye kalkmışsa tekrar denemeyeceğini düşünmek için sebep yok. | Open Subtitles | لو حاول شخص ما قتل (ميشكن)، فليس هناك ما يضمن أنه لن يحاول هذا ثانيةً. |
- Ne? Kendin dedin, sürekli mutlu olmamak için sebep ariyorum. | Open Subtitles | لقد قلتِ لي بنفسكَ أنني أبحث عن أسباب تحرمني من السعادة |
Bunun için sebep yok. | Open Subtitles | لا سبب لذلك أنت تقوم بالصواب الآن |
Ayrıca görünüşüne rağmen bize umut etmek için sebep verenler de oldu. | Open Subtitles | ونعمنا بأناس برغم ما يبدون عليه فقد وهبونا سببًا للأمل. |
Şüphelenmek için sebep göremiyorum. Altı şahidi vardı. | Open Subtitles | وانا لاارى سببا في الشك بستة من الشهود |
... Korkmak için sebep istiyorsan, sana vereyim. | Open Subtitles | ،إذا كنت تنتظر مني سببا ً لتكن خائفا ً ! إذا ًفأنا أستطيع أن أجبركم على الخوف |
İnsanlara birbirlerini öldürmek için sebep vermek.. | Open Subtitles | وإعطاء الناس سببا لقتل بعضهم البعض. |
Şüpheye düşmem için sebep yok. | Open Subtitles | وأنا لا أملك سببا للشك في ذلك. |
Yalnızca, sana beni öldürmek için sebep vermek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن أقدم لكم سببا لقتلي. |
Onlara sana acımaları için sebep verme. | Open Subtitles | لا تعطيهم سببا ليشفقو عليك |
Biri Myshkin'i öldürmeye kalkmışsa tekrar denemeyeceğini düşünmek için sebep yok. | Open Subtitles | لو حاول شخص ما قتل (ميشكن)، فليس هناك ما يضمن أنه لن يحاول هذا ثانيةً. |
- Ne? Kendin dedin, sürekli mutlu olmamak için sebep arıyorum. | Open Subtitles | لقد قلتِ لي بنفسكَ أنني أبحث عن أسباب تحرمني من السعادة |
Neden sürekli mutsuz olmak için sebep ariyorum ki? | Open Subtitles | لماذا أبحث باستمرار عن أسباب تحرمني من السعادة ؟ |
Merak etmen için sebep yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لذلك |
Bunun için sebep yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك سبب لذلك |
- Arkadaş olmamanız için sebep yok. - Hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لا أرى سببًا يمنعننا أن نكون أصدقاء- صحيح. |
Sana verdiğim paranın %90'ını dağıttığın için devam etmemek için sebep görmüyorum. | Open Subtitles | لا أرى سببًا للتّوقّف إذْ أنّكَ تهدي 90% ممّا أدفعه لكَ. |