Babanın ve benim çalıştığımız grup, uzaylı sömürgecilerle iş birliği yapmayı çoğunluk oyuyla kabul etti. | Open Subtitles | وافقنا على التعاون مع المستعمرين الأجانب. |
Sanırım insanlar polisle iş birliği yapmayı seviyor. | Open Subtitles | ولكن أعتقد ان الناس يفضلون التعاون مع الشرطة |
Anlayacağın dilde konuşursak, masa başı işe verildin. Psikiyatr ile iş birliği yapmayı isteyebilirsin. | Open Subtitles | وهذا يعني أنك ستقوم بالأعمال المكتبية كما أنّ عليك التعاون مع الطبيب النفسي |
Sanırım insanlar polisle iş birliği yapmayı seviyor. | Open Subtitles | ولكن أعتقد ان الناس يفضلون التعاون مع الشرطة |
Susan McDougal, Bill Clinton yönetimindeki federal hükümetle iş birliği yapmayı 22 ay boyunca reddetmişti. | Open Subtitles | "سوزان ماكدوغال" قَضَتْ اثنان و عشرون شهرا لِرفضِها التعاون مع تحقيق فيدرالي بخصوص بيل كلينتون. |