Bir iş için yeterli olmayan bir Denizciyi alıp başka bir göreve yollamanın insan hayatını tehlikeye attığına inanıyorum. | Open Subtitles | و أنا أؤمن بأن أخذ جندي ليس مؤهلاً للعمل و تكليفه بواجب آخر في مكان مختلف يعرض الأرواح للخطر |
Polonya'ya hoş geldiniz, Bay Davenport. İş için mi ziyaret için mi geldiniz? | Open Subtitles | أهلاً بك في بولندا يا سيد دافنبورت هل أنت هنا للعمل أم للمتعة؟ |
Ben hayvanlar için iyi olanın iş için de iyi olacağına inanıyorum. | Open Subtitles | و أنا أؤمن بأنه ما هو جيد للماشيه هو جيد أيضاً للعمل |
Kedi hakkında fazla bir şey bilmiyorum. İş için çok seyahat ettim. | Open Subtitles | لا أعرف الكثير عن القطة لقد كنت أسافر كثيراً من أجل العمل |
Birkaç günlüğüne iş için şehirden ayrılıyorum. Döndüğümde seni arayacağım. | Open Subtitles | سوف أغادر البلدة لأجل العمل لعدة أيام سأتصل بك لاحقا |
Kızı evdeydi ancak kocası iş için Las Vegas'a gitmiş. | Open Subtitles | ابنتاه كانت هناك و لكن زوجها في فيغاس في عمل |
Bu iş için gerekli tavra sahip değilsin bence, bu kadar. | Open Subtitles | أقول فقط أنك لاتملكين القابلية المناسبة لعمل هكذا، هذا كل شئ |
Şu öteki iş için size verdiği parayı çoktan çıkarmıştır. | Open Subtitles | المال الذي يدفعه لك للوظيفة الأخرى لقد عاد بالفعل إليه |
Eğer seni daha iyi hissettirecekse bugün iş için giydiğin gömleği beğendim. | Open Subtitles | إن كان هذا سيشعرك بتحسن أنا أحب القميص الذي إرتديته للعمل اليوم |
Bana anlattığı vidalar ve doğru iş için doğru vidayı kullanmakla ilgili bir hikaye hâlâ aklımdadır. | TED | وأتذكر قصةً أخبرني بها حول البراغي وكيف أنكم بحاجة إلى البرغي المناسب للعمل المناسب. |
Eşit iş için eşit ücreti hak ediyoruz. | TED | نحن نستحق أجرًا متساويًا للعمل المتساوي. |
Politikadan söz etmeyelim, iş için kötü oluyor. | Open Subtitles | و لكن لا ينبغى لنا التحدث في السياسة اٍنه شئ سيئ بالنسبة للعمل ، أليس كذلك ؟ |
Buraya geldik çünkü... yapmaya vakit bulamadığım bir iş için burs aldım. | Open Subtitles | تركنا لأنني حصلت منحة للعمل... بإنّني ما وجدت الوقت الكافي لكي اعمل. |
Ben de evet, evet, evet dedim. İş için hazırlanmam lazım. | Open Subtitles | وأنا قلت نعم، نعم، نعم يجب أن أستعد للذهاب للعمل |
Aslına bakarsan iş için yanımda olsaydın, olay burada biterdi. | Open Subtitles | في الواقع, إذا كنت هنا من أجل العمل إنه انتهى |
Bazı arkadaşlarımı ziyaret edeceğim. Buraya iş için geldim. | Open Subtitles | لدي بعض من الأصدقاء أود رؤيتهم كما أتيت أيضا من أجل العمل |
İstediğin iş için giyin, sahip olduğun için değil. | Open Subtitles | ارتدي لأجل العمل الذي تحبين و الذي الذي لديكِ |
Yüzbaşı Holmes az önce kente gitti. İş için. | Open Subtitles | النقيب هولمز ذهب لتوِّه الى المدينة في عمل |
Tabi ki kötü, en son iş için gittiğinde neredeyse geri dönemeyecekti. | Open Subtitles | انه فضيع بالنظر الى اخر مرة غادرت لعمل كانت تقريبا لن ترجع |
Hayır, çok fazla çabalıyorsun bu iş için uygun olmadığın belli Bart da zaten bu yüzden geri dönmene izin vermedi. | Open Subtitles | لا, ماتحاول فعله هو المحاولة هاجدا من الواضح أنك لست مناسب للوظيفة لذلك بارت لم يخرجك ابدا من المنطقة الريفية النائية |
Burayı sadece Los Angeles'a iş için geldiğinde kullanır. | Open Subtitles | تستعمل هذا المكان فقط عندما تكون في لوس أنجلوس بخصوص العمل |
Eğer siz bu işi sadece iş için yapmayan... netteki heriflerden biriyseniz... ve bir bildiri yazmışsınız... bütün dünyada yayılıyor. | Open Subtitles | الان اذا كنت مثل اي شخص على الشبكة وتعمل ذلك ليس من اجل العمل وقمت بكتابة اعلان |
Ciddi tasarım yapmanın en iyi yolu -- bana göre hepimizin bunu yapmaya fırsatı var -- bir iş için tamamen ve kesinlikle niteliksiz olmak. | TED | الطريقة المثلى لتحقيق تصميم جاد وهو ما أعتقد أننا جميعا قادرون على فعله أن تكون غير مؤهل تماما للمهمة |
Özel bir iş için, özel birini arıyorum, ...adı, Sabata. | Open Subtitles | إنني أبحث عن رجل بعينه من أجل عمل خاص ساباتا |
Adalet Bakanı, acil bir iş için çıkmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | المدّعي العام يعتذر عن مغادرته لأجل عمل طارئ لقد غادر؟ |
Bu iş için daha iyi bir kahraman olmayabilir, evlat. | Open Subtitles | ربما لن يكون هناك بطل أفضل لهذا العمل , يافتى |
Bangladeşli bir inşaat işçisi, ona yıllık 2.000 dolar kazandıran bir iş için, ortalama 4.000 dolar iş bulma ücreti ödüyor. | TED | يدفع عامل بناء من بنغلادش ما يعادل 4,000 دولار كرسوم توظيف من أجل وظيفة يجني منها 2,000 دولار سنويًا |
İş için uygun hale geldiğinde düzgün rekabet şansını elde edecektir. | Open Subtitles | ستكون لديها فرصة لتنافس بشكل صحيح على الوظيفة عندما يحين الوقت. |
Pekala, eğer iş için gelmediysen, sana Şerif Bock'ın hizmetlerini önerebilirim. | Open Subtitles | حسنا إن لم تكن تسعى لوظيفة فيمكنني أن أقدم لك خدمات |