"iş yerindeki" - Traduction Turc en Arabe

    • في العمل
        
    • مكان العمل
        
    İş yerindeki bütün donutlarımızı aldılar. - Elimizde tek kalan şey öğünlerimiz. Open Subtitles لقد أخذوا مني الدونات في العمل كل ما أملكه هو وجبات طعامي
    İş yerindeki adam bunu atacaktı ama ben onu kurtardım. Open Subtitles إنظري، كانوا سوف يتخلصون من هذا في العمل وأنا أنقذته
    Şimdi, yöneticiler ve patronlar genelde iş yerindeki gerçek rahatsız edicilerin Facebook, Twitter, Youtube ve diğer web sitelerinin olduğunu düşünürler. Ve aslında, biraz daha ileri gidip bunları iş yerinde yasaklarlar. TED الآن , المديرين وأصحاب العمل كثيرا ما تعتقد أن الاضطرابات الحقيقية في العمل بسبب أشياء مثل الفيسبوك وتويتر ويوتيوب وغيرها من المواقع. في واقع الأمر , ان الأمر سينتهي بحظرها في العمل.
    Ve birisine -- birisine dört saatlik bölünmemiş zaman dilimi verirsiniz iş yerindeki birine verilecek en iyi hediye. TED يمكنك ان تعطي شخص ما أربع ساعات من الوقت دون انقطاع هي أفضل هدية يمكن أن تعطيها لأي شخص في العمل.
    İş yerindeki stres, bu büyük etkiye neden olan stres, üretkenlik ve sağlık ile ilgilidir. TED إن التوتر في مكان العمل والتوتر الذي يسبب هذا التأثير الهائل، مُرتبط بالإنتاجية والعافية.
    İş yerindeki insanların birbirlerinden hoşlanmasının ikinci sebebi ise genellikle birbirlerine benzemeleri. TED السبب الثاني لانجذاب الموظفين لبعضهم في العمل هو أنهم غالباً ما يكونون متشابهين.
    İş yerindeki dostlarım, gönderdiğin çiçeklere hayran kaldı. Open Subtitles آسف جداً. إستمعْ، كُلّ شخص في العمل يَتحدّثُ عنه الزهور الجميلة أرسلتَني.
    Bugün bu espriyi iş yerinde yaptım. İş yerindeki en komik adam benim. Open Subtitles لقد استخدمت هذه النكته في العمل اليوم أنا أطرف رجل في المكتب
    Mağazaya arabayla gidemeyeceğim ve iş yerindeki mağazaya da arabayla gidemeyeğim. Open Subtitles وبالطبع لا يمكنني أن أقود إلى المتجر في العمل
    Birisi Hoke'un evdeki bilgisayarından alındı, diğeri de Hoke'un iş yerindeki bilgisayarından. Open Subtitles واحدة مأخوذة من هوك وجهاز الكمبيوتر في المنزل , واحد من الكمبيوتر هوك في العمل.
    İş yerindeki yarışmayı sevmiyor gibisin. Open Subtitles أري ذلك ، المُنافسة في العمل ليست من ميولكِ
    İş yerindeki günlerini devriyelerde beraber geçirdiğin masanın üstüne ayaklarını uzatıp hikayeler anlatan yemek aralarında muhabbet ettiğin, mesaini imzalayan bütün o insanlar. Open Subtitles كل رفاقك في العمل كل الأشخاص الذين تقضي معهم وقتك في سيارات الشرطة والذين يضعون أرجلهم فوق المكتب ويروُون القصص
    Bir tane kendim için yaptım, ardından iş yerindeki tüm kızlar birer tane istedi. Open Subtitles صنعت واحدة لي، ثمّ طلبن الفتيات جميعهنّ في العمل مثلها.
    Annem iş yerindeki ilk günümü kutlama amacıyla yaptı. Open Subtitles تقدمت أمي لانها بالنسبة لي احتفال أول يوم لي في العمل.
    İş yerindeki ve evindekileri zaten kontrol ettik. Open Subtitles لقد فعلنا ذلك بالفعل، في العمل والحاسوب المحمول في المنزل.
    İş yerindeki kızlar pul almanın iyi fikir olduğunu söylüyor. Open Subtitles وقال الفتيات في العمل فإنه من الجيد لشراء الطوابع
    Partide giyecek güzel bir elbisem yoktu bu yüzden iş yerindeki bir arkadaşımdan bunu ödünç aldım. Open Subtitles أنا حقاً لا أعلم ماذا أرتدي لمناسبة كهذه, لذلك استعرت هذا اللباس من أحدهم في العمل.
    İş yerindeki elemanla nasıl gidiyor? Open Subtitles كيف حال الأشياء بينك وبين زميلك في العمل ؟
    Bana iş yerindeki durumları anlatırken bir çok detayı atlamışsın. Open Subtitles حسنا ، حسنا ، عندما قلتي لي عن حالتك في العمل تركتي الكثير من التفاصيل المهمه جداً
    ve her birimiz iş hayatındaki rolümüz ne olursa olsun gerçekten de bu ihtiyaçlar hiyeyarşisi bize de hitap ediyor iş yerindeki ihtiyaçlarımız TED وكل منا بغض النظر عن دوره في الاعمال لديه تسلسل هرمي للاحتياجات في مكان العمل
    Gidip kaygısızca iş yerindeki kadınları becerip... sonra da gösteriş yapamazsın. Open Subtitles لا يمكنك التنقل هكذا و تعبث مع النساء في مكان العمل ثم تتغاضى عن الأمر

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus