Bunu cebime koyacağım. Ben miyopum, İlerideki işaretlere bakıyorum, onları zorlukla görüyorum. | TED | يجب أن أضع هذا في جيبي. أنا قصير النظر. أنظر الى العلامات في النهاية، أستطيع رؤيتها بصعوبة. |
Şuna bakın. Mezardaki işaretlere. | Open Subtitles | إنظر إلى هذه العلامات التى كانت على المقبرة |
Devamındaki işaretlere bak. O yerlilerin bir takvimi. | Open Subtitles | انظر إلى العلامات التي تسبقها، إنّه تقويمٌ يخصّ السكان الأصليين. |
İşlerinizin başına dönün bu tür saçmalıklara ve sahte işaretlere boş verin. | Open Subtitles | اذهبوا إلى مهجعكم جميعاً ودعكم من هذا الهراء وهذه الإشارات الزائفة |
Aşırı hız, işaretlere uymamak kaldırıma çıkmak, yoldan çıkmak... | Open Subtitles | كالسرعة الزائدة، أو عدم إتباع الإشارات أو المرور على الأزهار أو الخروج من الحارة المخصصة |
İşaretlere dikkat etmelisin. | Open Subtitles | يجب عليك الإلتزام بالعلامات |
Peki beni neyden koruyacaktı? Peki ya kutunun içindeki o antik işaretlere ne demeli? | Open Subtitles | وماذا عن تلك العلامات القديمة بداخل الصنوق , هاه ؟ |
Üçlü yapmamı ve işaretlere bakmamı söylemiştin. | Open Subtitles | أقنعتني بهذا الجنس الثلاثي، أخبرتني أن أبحث عن العلامات. |
Fakat inancın kendisinden çok ona dair zayıf işaretlere değer verecekler diye endişelenirim. | Open Subtitles | لقد كنت قلقا لتقديرهم هذه العلامات المتواضعة للإيمان. |
Biz bu kanser hücrelerinin işaretlerini bildiğimiz için farklı kanser genom düzenleme projeleri sayesinde kanda bu işaretlere bakabiliyoruz, böylece kanseri erkenden teşhis edebiliyoruz. | TED | وبما أننا نعرف العلامات المميزة لهذه الخلايا السرطانية من خلال نتائج الأبحاث عن التسلسل الوراثي لها يمكننا البحث عن هذه العلامات في الدم لنتمكن من رصد ذلك السرطان مبكرًا. |
Bir kapaktaşının kırık bir parçasını bulduk. Üzerinde yıllar önce bulunan o parçanın üzerindeki işaretlere benzer işaretler vardı. Ama altında birşey yoktu. | Open Subtitles | وجدنا جزء مغطى بالبعض من العلامات |
Gelen işaretlere dikkat etmeliyiz,aksi halde pek vaktimiz yok. | Open Subtitles | ننتبه إلى العلامات التي تظهر لنا |
Suyun ruhları bu işaretlere şahitlik edin. | Open Subtitles | أرواح دب الماء تشهد على هذه العلامات |
Yolcular için gerekli olan işaretlere. | Open Subtitles | العلامات الارضية الوحيدة للمُسافرين |
Sahiden de bakma. İşaretlere bak. | Open Subtitles | لا تنظر حولك فعلياّ, لاحظ العلامات |
Kimyasal işaretlere güveniyorlar, suyun tadı, onlara tam olarak nereye gitmeleri gerektiklerini söylüyor. | Open Subtitles | إنها تعتمد على الإشارات الكيميائية طعم الماء؛ ليخبرهم بالضبط لأين سيذهبون |
Bana gönderdiğin bütün işaretlere ne demeli? Ne? | Open Subtitles | -ماذا عن الإشارات التي كنتِ تُلمحين بها؟ |
Korkmuş ifadeler acil ihtiyaç ve duygusal sıkıntıyı bildirir ve genelde bunu gören insanlarda merhamet ve yardım etme isteğini ortaya çıkarırlar. Yani merhamet duygusu az olan insanların bu işaretlere karşı duyarsız olmaları da mantıklıdır. | TED | وتعكسُ تعابير الخوف الحاجة الملَحة و المحنة العاطفية، وهي عادةً تثيرُ الشفقة والرغبة في المساعدة في الأشخاص الذين يرونها، لذلك فمن المنطقي أن الأشخاص الذين يفتقدون إلى التعاطف يميلون أيضا ليكونوا عديمي الشعور لهذه الإشارات. |
(Kahkahalar) Kimse metroda bu işaretlere bakmıyordu aslında. | TED | (ضحك) الظريف في طريقة عمل هذه الحملة هو أنه لا أحد ينظر حقاً إلى هذه الإشارات |
İşaretlere dikkat etmez misin? | Open Subtitles | الا تُؤمنُ بالعلامات |
Ben işaretlere inanan bir kız değilim. | Open Subtitles | لست فتاة تؤمن بالعلامات |