Trafik işaretlerini, yakıt harcamasını ve kârlılığı artırmak için Big Oil icat etmiş. | Open Subtitles | أتعرف أن إشارات المرور أُخترعَت من قبل شركات النفط لهدر الوقود ورفع الأرباح. |
En sık kullanılan 200 karakter, temel konuların yüzde 40'ını anlamanızı sağlar -- yol işaretlerini, restoran menülerini okumaya web sitelerinin veya gazetelerin temel fikrini anlamaya yeter. | TED | سيمكّنكم أول 200 حرفًا من فهم 40 بالمائة من الآداب الأساسية للغة وهو ما يكفي لقراءة إشارات الطرق وقوائم المطاعم وفهم الأفكار الأساسية لصفحات الإنترنت أو الجرائد. |
Tamam, diyelim ki yerden hâlâ yol işaretlerini görebildiğiniz ve kolayca oksijen alabildiğiniz birkaç metre yüksekte uçmak istiyorsunuz. | TED | حسنا فلنقل أنك تريد أن تطير فقط بعض الأمتار فوق سطح الأرض أين يمكنك رؤية إشارات الطريق و تتنفس الأكسيجين بسهولة |
Şiddetin erken işaretlerini fark edin ve özenle müdahale edin; onu azaltın, kurbanlara güvenli bir çıkış yolu gösterin. | TED | تعرفوا على العلامات المبكرة من العنف وتدخلوا بضمير خففوه، أروا الضحايا طريق آمن للخروج. |
Biz bu kanser hücrelerinin işaretlerini bildiğimiz için farklı kanser genom düzenleme projeleri sayesinde kanda bu işaretlere bakabiliyoruz, böylece kanseri erkenden teşhis edebiliyoruz. | TED | وبما أننا نعرف العلامات المميزة لهذه الخلايا السرطانية من خلال نتائج الأبحاث عن التسلسل الوراثي لها يمكننا البحث عن هذه العلامات في الدم لنتمكن من رصد ذلك السرطان مبكرًا. |
Yani bu harikâ, el işaretlerini anlıyorlar ve insanlar da bu işaretlerle onlara mesajlar veriyor. | Open Subtitles | لديك العديد من الإشارات الرائعة ويستخدم الناس أيديهم لإعطاء رسائل للدلافين |
Bilim adamları böceğin sıra dışı süper kızılötesi algılayıcılarını taklit ederek, orman yangının ilk işaretlerini havadan tespit etmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | يحاكي العلماء الآن حاسة الخنفساء المفرطة الفريدة تحت الحمراء لرصد أولى بوادر نيران الغابة من الجو. |
Goa'uld yaşam işaretlerini de belirleyebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك إلتقاط إشارات حياة الجواؤلد كذلك ؟ |
Onun yerine, her gece dışarı çıkıp dur işaretlerini keserek en kötüsünün olmasını ümit ederek geçiriyordu. | Open Subtitles | لا كنها ظلت تخرج كل ليلة ، تقطع إشارات المرور بالمنشار آملة في وقوع الأسوء |
O kadar çok hasta geçti ki elimden, uyarı işaretlerini görürdüm. | Open Subtitles | ثق بي, عالجت أشخاص كافيين لأرى إشارات التحذير. |
Trafik işaretlerini çalışabileceğin bir şey. | Open Subtitles | أوه. شيء حتى تتمكن من دراسة حتى على إشارات المرور الخاصة بك. |
Ben 14 yaşındayken trafik işaretlerini çalıyordum ve ezik erkek arkadaşımdan hamile kalmıştım. | Open Subtitles | عندما كان عمري 14 عاماً كنتُ أسرق إشارات الشارع و أصبحتُ حاملاً من حبيبي الفاشل |
"Yol işaretlerini izleme ve hiçbir şekilde durma. | Open Subtitles | "لا تتبع أى إشارات و لا تتوقف لأى سبب. |
Yer işaretlerini bulmalıyız. | Open Subtitles | حدّد بعض العلامات البارزهلنعرفوجهاتنا. |
İnsanlar gelip etraftaki dur işaretlerini kesiyor. | Open Subtitles | أناس تتجول وتقطع العلامات بالمنشار |
Ülkenin tamamı yolunun üzerinde. Uyarı işaretlerini dikkate almazsak, kendimizden başka suçlayacağımız biri olmayacak. "Kendimizden başka suçlayacağımız biri olmayacak." | Open Subtitles | وإن تجاهلنا العلامات التحذيرية" "فلن نجد أحد لنلومه سوى أنفسنا |
- Bazı işaretlerini yanlış yorumlamışım. | Open Subtitles | أنا أخطأت بعض الإشارات. أي نوع من الإشارات؟ |
Üzgünüm. Yol işaretlerini okumada iyi olduğum söylenemez. | Open Subtitles | أنا آسف, أنا لا أجيد قراءة الإشارات |
Oynaşmanın açık seçik işaretlerini veriyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، هي تُشوّفُ الإشارات المُتميّزة لfriskiness. |
Tüm dünyadaki insanlar Kanji'nin Tanrısal formunun işaretlerini görmeye başladı. | Open Subtitles | الناس في جميع أنحاء العالم يرون بوادر شكل كانجي |
Burada Alberta nın ıssız bölgelerinde, yangın savaşçıları ormanın üzerinde dolaşıp yangının ilk işaretlerini arıyorlar. | Open Subtitles | هنا في براري (ألبيرتا) يطير الإطفائيون فوق الغابة باحثين عن بوادر أولية لمشكلة. |
Maalesef iş park işaretlerini okumaya gelince o kadar aydın sayılmam. | Open Subtitles | للأسف لستُ متقداً كثيراً عندما يؤول الامر الى علامات تركين السياره |