- Charlotte'a ne yapması gerektiğini söylemek benim işim değil. | Open Subtitles | ليس عملي ان أطلب من شارلوت ان تفعل اي شيء |
Şimdi, bu Allah'ın işi, fakat benim işim değil. | TED | حسنا، مايحدث هو عمل الإله، لكنه ليس عملي أنا. |
Aslında problem şuki Taksi şöförlüğü benim gerçek işim değil. | Open Subtitles | لكن المشكلة أنا ليس سائق تكسي ليس عملي الحقيقي |
Bu benim işim değil, kafan da umurumda değil. | Open Subtitles | هذا ليس شغلي ! أنا لا شأن لي بتصليح الياقات |
20 yıldır işimdi ama artık benim işim değil. | Open Subtitles | ..لقد كنت اواسيك لمدة 20 سنة .والآن ليست مهمتي بعد الآن |
- Benim işim değil bu. - Sendika temsilcin bugün izin almış. | Open Subtitles | ـ هذا ليس عملي ـ وكيل وحدتك ليس في الخدمة اليوم |
Şaşırabilirsin ama kovulmuş işçileri geri almak benim işim değil. | Open Subtitles | قد يفاجئك هذا ، ولكن إعادة توظيف الموظفين المطرودين ليس عملي الرئيسي |
-Üzgünüm ama hiç bir zaman bir imparator olmak istemedim. . Bu benim işim değil. | Open Subtitles | أنا آسف، ولكني لا أريد أن أكون إمبراطوراً فهذا ليس عملي |
Seni yargılamak için burada değilim. Bu benim işim değil. | Open Subtitles | أنا لست هنا لأصدر الأحكام عليك هذا ليس عملي |
- İnsanların düşüncelerini düzeltmek benim işim değil. | Open Subtitles | وأنا ليس عملي أن أغير ما يعتقده الناس في الواقع هو كذلك |
Benim işim değil. Yaptığım şey, başka insanlara bilgi vermek. | Open Subtitles | هذا ليس عملي , كل ما اقوم به هو تزويد البعض بمعلومات |
Bu tarz gizli kapaklı şeylere dahil olmaktan rahatsızım, bu benim işim değil. | Open Subtitles | انا غير مرتاحة من ايصال الأخبار السرية بهذه الطريقة هذا ليس عملي |
Manşet olacak şeyleri kovalaman benim işim değil. | Open Subtitles | إنه ليس عملي لأساعدك في مطاردة عناوين الصحف. |
Dürüst olmak gerekirse, bu benim işim değil. Sadece Mecid için bir iyilik yapıyorum | Open Subtitles | لأكون صريحا انه ليس عملي انا فقط افعل معروفا لماجد |
Kahretsin Mulder, bu benim işim değil. | Open Subtitles | داميت، مولدر، ذلك ليس شغلي. |
Ama ötenazi uygulamak işim değil. | Open Subtitles | ولكن ممارسة القتل الرحيم ليست مهمتي |
Kocaları hala hayatta olan subayların eşlerine güvence vermek benim işim değil. | Open Subtitles | أنه ليس وظيفتي للأطمئنان زوجات الضباط بأن أزواجهن مازالوا أحياء , تبا |
Lütfen bana bağırma. Bu benim işim değil. | Open Subtitles | رجاءا لا تصرخ فيّ هذه ليست مهنتي |
Onu yakalamak benim işim değil. Siz yakalayın, ben mahkum edeyim. | Open Subtitles | هذا ليس شأني ، أقبض علية وسوفأحكمعليه. |
Benim işim değil. | Open Subtitles | ربما,لا اعرف ذلك ليس اختصاصي |
O benim işim değil Tony. Biz birbirimize karışmayız. | Open Subtitles | ."حسنا ً ، هذا ليس عملى يا "تونى لن نعبر أية خطوط |
Hangi koşullarda bağırdığına karar vermek benim işim değil, jürinin işi. | Open Subtitles | ليست مهمّتي تحديد سياق الكلام، تلك مهمّة هيئة المحلّفين! |
Bak Karen, nişanlına bir dergide yayınlanacak fotoğraf çekiminde olamayacağını söylemek benim işim değil. | Open Subtitles | اسمعي كارن, ليس من واجبي أن أخبر خطيبك أنه لايمكنه أن يكون في الصور الملتقطه لمجلة ازياء |
Birilerine güvenmek benim işim değil, sen o iş için oradaydın zaten. | Open Subtitles | إنها ليست وظيفتي بأن أثق في أي أحد هذا ما كنت هنا لأجله |