İşin iyi tarafı, seks yaparken çıkardığı sesleri duyamayacaksın. | Open Subtitles | حسناً, الشيء الجيد هو أنك لن تسمعي الصوت الذي يصدره عند الجماع |
İşin iyi tarafı, abim bir çok insana yardım etmek istedi ve biz de bunun yapacağız. | Open Subtitles | الشيء الجيد هو , اخي اراد المساعده العديد من الناس. وهذا ما سنفعله |
Anladım, işin iyi tarafı, aileni kurtardın, değil mi? | Open Subtitles | نعم، على الجانب المشرق أنقذت عائلتك، أليس كذلك؟ |
İşin iyi tarafı bu işe odaklanmamı sağladınız. | Open Subtitles | ،لكن على الجانب المشرق سيسمح لي بالتركيز على هذا |
Fermuarın uzunluğu hoşuma gitmedi ama işin iyi tarafı suya dayanıklı gözüküyor. | Open Subtitles | حسناً , لم يعجبني طول السحاب ولكن على الجانب الإيجابي فإنه يبدو كـمعطف مطري |
İşin iyi tarafı bir yetişkin... - ...olarak değerlendirilmiyor. | Open Subtitles | الأمر الجيد أنه لا يمكن محاكمته كشخص راشد |
İşin iyi tarafı, partiye katılanları test etmeye başlamamız. | Open Subtitles | شيء جيد أننا بَدأنَا إختبار الناس من ذلك الحفل . |
İşin iyi tarafı, abim bir çok insana yardım etmek istedi ve biz de bunun yapacağız. | Open Subtitles | الشيء الجيد هو أن أخي أراد مساعدة العديد من الناس، وهذا ما سنفعله |
Demek istediğim onlar da hasta ancak, işin iyi tarafı çalışmalarımda gerçekten ilerledim. | Open Subtitles | إنهم مرضى مثلنا لكن الشيء الجيد هو إنني أُحرِز تقدماً |
İşin iyi tarafı; bekarlığa veda partisi devam ediyor. | Open Subtitles | :الجانب المشرق حفلة العزوبية ستستمر |
İşin iyi tarafı; bekarlığa veda partisi devam ediyor. | Open Subtitles | :الجانب المشرق حفلة العزوبية ستستمر |
Bu işin iyi tarafı ne oldu, biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم ما هو الجانب المشرق من كل هذا؟ |
İşin iyi tarafı beni görmüş oldun. | Open Subtitles | في الجانب المشرق استطعتي رؤيتي |
Bilhassa deli olanına. Bu, işin iyi tarafı mı? | Open Subtitles | هه , هذا هو الجانب المشرق |
Ama işin iyi tarafı, çok rahat bir hayatımız var. | Open Subtitles | لكن الجانب الإيجابي نحن مرتاحون جدا |
Ama işin iyi tarafı, artık babandan ebediyen nasıl kurtulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | أما الأمر الجيد أنك أصبحت تعرف الآن كيف تتخلص من والدك إلى الأبد |
Ama işin iyi tarafı kardeşime yardım etmem için bana bir araba alacaktı. | Open Subtitles | ولكنّ الأمر الجيد في كلّ ذلك أنّها كانت ستقوم بشراء سيارة لأجلي{\pos(190,225)} للمساعدة مع أختي |
İşin iyi tarafı, erken teşhis etmemiz. | Open Subtitles | شيء جيد أننا رأيناها. |