"ifade vermeye" - Traduction Turc en Arabe

    • للشهادة
        
    • بشهادته
        
    • للإدلاء بإفادة
        
    • للإدلاء بالشهادة
        
    • للإدلاء بشهادة
        
    • على الشهادة
        
    Aynı zamanda komiteye girdiğin andan itibaren hesabınıza girmeye başlayan büyük miktarlardaki paralar için ifade vermeye de hazır. Open Subtitles وهي أيضاً مستعدة للشهادة على أنه تم إيداع مبالغ طائلة مباشرة ًفي حسابك عملياً من لحظة إنضمامك لهذه اللجنة.
    Eczacı otu bir tek sana sattığına ifade vermeye razı. Open Subtitles عامل العطارة مستعدّ للشهادة بأنّكَ الوحيد الذي أعطاه الشوكران
    Parkta bir güvercin sürüsünü besliyormuş onlar da ifade vermeye hazır mıymış? Open Subtitles أنها كانت تُطعم قطيعاً من البطاريق في حديقة الحيوان و هم مستعدين للشهادة على ذلك
    Masumiyetinden faydalandığın gerekçesiyle mahkemede ifade vermeye hazırlanıyor. Open Subtitles إنه مستعد للإدلاء بشهادته بالمحكمة بأنك تعديت على براءته.
    Çocuğun birini zorla yanlış ifade vermeye zorladı ki böylece Vales'i tutuklayabilsin. Open Subtitles الضغط على فتى للإدلاء بإفادة كاذبة حتى يتمكّن مِن القبض على (فاليز).
    İfade vermeye hazırım. Open Subtitles -إني مستعدّ للإدلاء بالشهادة !
    Bir şekilde bu çok talihsiz kazaya bulaştım ve buraya gerçekler üzerine ifade vermeye geldim polis sorgulamasına maruz kalmaya değil. Open Subtitles ولقد تورطت فى هذا الحادث المشئوم ولقد جئت هنا للإدلاء بشهادة حق وليس للخضوع لانتهاكات البوليس
    Ve İş Üretme Kanunu uyarınca ifade vermeye zorlanamaz. - Kürsüye gelebilir miyiz? Open Subtitles ونظراً لقانون العمل ,لا يمكن إرغامه على الشهادة
    İfade vermeye geldim Bay Romans, sosyalleşmeye değil. Open Subtitles أتيت للشهادة سيد رومانز و ليس لمخالطة الناس
    Yarınki gösteride ifade vermeye zorlandığını tahmin ediyorum. Open Subtitles أفترض بأنه تم طلبك للشهادة في السيرك الذي سينعقد بالغد
    İfade vermeye geldi, sonra aniden fikrini değiştirdi. Open Subtitles حضرت للشهادة وفجأة غيرت رأيها حول كل شيء
    30 hükümet işçisi Mulder'ın bir askeri görevliyi iterek ölümüne sebep olmasına tanık olmuş ve ifade vermeye hazırlar. Open Subtitles 30 عامل حكوميون جاهز للشهادة... شهدوا مولدر... ضابط دفع العسكري إلى موته.
    Ceset var ya da yok, onların hükümet tesisinde çalışan ve sana karşı ifade vermeye hazır 30 tane tanığı var. Open Subtitles جيّد، جسم أو ليس، هم عندهم... 30 شاهد من تلك الوسيلة الحكومية... جاهز للشهادة ضدّك.
    Eşi kendisine karşı ifade vermeye hazırdı, elinde silahla beyni patlamış olarak bulundu. Open Subtitles و كان لدينا زوجته للشهادة ضده... و بعدها وجدناها مع بقايا مخها و المسدس فى يدها
    İfade vermeye hiç niyeti yokmuş. Kaçacak fırsatı bulacağı ana dek, kardeşimi parmağında oynatıyormuş demek. Open Subtitles لمْ يكن ينوي الإدلاء بشهادته أبداً، كان يلعب مع أختي حتى يتمكّن من الهرب.
    Anladığım kadarıyla çoktan senatöre şimdilik asılsız olan suçlamalar konusunda komiteden önce ifade vermeye isteksiz olduğunu belirtti. Open Subtitles ، كما أتفهم ذلك لقد أرسل بالفعل إلى السيناتور الصالح بأنه ليس لديه رغبة في الإدلاء بشهادته أمام اللجنة
    İfade vermeye yetkili değil. Open Subtitles للإدلاء بإفادة.
    İfade vermeye hazırım. Open Subtitles -إني مستعدّ للإدلاء بالشهادة !
    Müvekkilimin bugün buraya gelmesi halinde ifade vermeye zorlamayacaginiza söz vermistiniz ki karsilikli uzlasabilelim. Open Subtitles كشرط من الظهور هنا اليوم، كنت وعدت بعدم إجبار موكلتي للإدلاء بشهادة والتي قد تضيّع هذا الجهد.
    Beni, kocamın aleyhinde ifade vermeye zorlayamazsınız. Open Subtitles ولا تستطيعين إجباري على الشهادة ضدّ زوجي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus