"ihtimali yok" - Traduction Turc en Arabe

    • ليس هناك طريقة
        
    • توجد فرصة
        
    • يوجد فرصة
        
    • يستحيل أن
        
    • هناك أي فرصة
        
    • من المحال
        
    • فلا يمكن أن
        
    Telsiz kısa mesafede çalışıyor, ama sinyalin bu kadar katı naqahdah'dan geçme ihtimali yok. Open Subtitles لكن ليس هناك طريقة للإشارة لتسطيع إختراق الناكوداة الصلبة
    Yenilme ihtimali yok pes etmezsen. Open Subtitles لا توجد فرصة للفشل إذا لم تستسلم.
    Sanırım evime gelip, incir ağacımın ölü yapraklarını ayıklamanın bir ihtimali yok heralde? Open Subtitles اذا لا يوجد فرصة لإحضارك للبيت لقطف الأغصان الميتة من الاشجار
    Onun yapmış olma ihtimali yok. Open Subtitles يستحيل أن تكون قد فعلت ذلك
    Bizlerin tekrar korkunç bir şey yapma ihtimali yok mu hiç? Open Subtitles أليس هناك أي فرصة لكي لا يفعل شيئاً فظيعاً مجدداً ؟
    Hayatta olabilme ihtimali yok. Ölmüş olmalıydım. Open Subtitles من المحال أنه كان لي لأنجو من ذلك , يفترض أن أكون ميتاً
    Bu... sivrisinek çeşidi Batı Nil'den gelmemiş, ...o nedenle akvaryum havuzlarından gelme ihtimali yok. Open Subtitles الإيـ.. هذه السلالة من البعوض لا تنقل فيروس غرب النيل فلا يمكن أن يكون قد أتى من بركة الكوي
    yani sınıf yüzüğü olma ihtimali yok. Open Subtitles أذن ليس هناك طريقة لأن يكون خاتم مرحلة دراسية
    Bu seviyelerin rasgele olma ihtimali yok. Open Subtitles ليس هناك طريقة أن هذه المستويات هي عشوائية.
    Bu çocuğun terörist olma ihtimali yok. Open Subtitles انظروا، (ماكلارين)، ليس هناك طريقة تؤكد أن هذا الطفل إرهابي
    Kaza olma ihtimali yok yani. Open Subtitles هل توجد فرصة فى أنها كانت حادثة ؟
    - Bunun pek ihtimali yok. Open Subtitles لا توجد فرصة كبيرة في هذا.
    - Yani ihtimali yok... - Hayır, hayır. Şaka mı ediyorsun? Open Subtitles - اذن لا توجد فرصة الي ..
    - Damon Razor'ın New York Hawk'da oynamasının ihtimali yok. Open Subtitles هناك لا يوجد فرصة بأن دامون ريزير بأنه سوف يكون في فريق هوكس نيويورك
    # Kar, sulu kar veya yağmur ihtimali yok # # Ama şimdi fırtına # Open Subtitles لا يوجد فرصة لهطول الثلج او♪ ♪المطر المتجمد او المطر ♪ ولكن الان سترى اعصار ♪
    Ama en azından ölme ihtimali yok. Open Subtitles لكن يستحيل أن تموت جراء ذلك
    Kaybetme ihtimali yok. Open Subtitles إنه نزال ودي يستحيل أن يخسر
    Charlie Williams'ın bu dizide oynama ihtimali yok. Open Subtitles يستحيل أن يمثل (تشارلي ويليامز) في هذا المسلسل
    Bunun şarap kilerinde kalma ihtimali yok. Open Subtitles ليسَ هناك أي فرصة أن تَـبقى هذه الزجاجة في مخزن الخمور.
    Joe Miller'ın tekrardan mahkemede yargılanma ihtimali yok değil mi? Open Subtitles نحن نعلم أن هناك أي فرصة لإعادة المحاكمة لجو ميلر. صيح؟
    Arkadaşının gerçekten büyücü olma ihtimali yok, değil mi? Open Subtitles لا أعتقد أن هناك أي فرصة من أن صديقك ذلك هو ساحر حقيقي , أليس كذلك ؟
    - Kendim karıştırmadığım hiçbir içkiyi içemem ben içmememin de ihtimali yok, o yüzden iki dakika bakıp geleyim. Open Subtitles أجل، من المحال أن اشرب شيئاً لم أصبه بنفسي، و من المحال ألا أشرب، لذا سأعود حالاً.
    - Takılma ihtimali yok. Open Subtitles فلا يمكن أن يتعطل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus