o zaman niye gençlerin ihtiyaçlarının yaşlılarınkinin önüne geçmesi doğru olsun? | TED | لماذا يجب علينا أن نثمن احتياجات الصغار أكثر من احتياجات كبار السن؟ |
Bunların hepsi sadece sanayileşme ve insanların ihtiyaçlarının karşılanabilmesi açısından değil ama aynı zamanda çevrenin korunması açısından da önemli. | TED | لذلك من المهم جداً بالنسبة لنا ليس فقط التصنيع والقدرة على تلبية احتياجات الناس، ولكن أيضاً الحرص على الاهتمام بالبيئة. |
Halkın ihtiyacı olan içme suyu, ilaç, yiyecek gibi ihtiyaçlarının olup olmadığını kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | فقط نتاكد بان الناس لديهم كل شي يحتاجونه امدادات طبية,ماء نظيف.. طعام |
Artık tek ihtiyaçlarının düzgün fırsat olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | انهم يعرفون كل ما يحتاجونه الا وهي الفرصة المناسبة |
Ve şimdi de iflah olmaz kibrin içinde... bir milyar Katolik'in ihtiyaçlarının... seninkilerle aynı olduğunu varsayıyorsun. | Open Subtitles | ومن ثم، أنت في غرورك التام افترضت أن احتياجاتك مثل احتياجات مليار كاثوليكي |
O adamın ihtiyaçlarının seninkini bastırdığını düşünüyor musun? | Open Subtitles | أتظن أن احتياجات هذا الرجل أهم من احتياجاتك أنت؟ |
Bu yüzden eğitim için, sınıftaki her öğrencinin kendine has ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak sağlayan küçük grupla eğitim üzerine odaklanmış olan bir ders verme modeli geliştirdik. | TED | لذلك، قمنا بتطوير نموذج للتدريس والذي يُركّز على تدريس المجموعات الصغيرة وهذا ما ممكّن كل التلامذة من الحصول على احتياجاتهم الفردية التي تنقصهم في الفصل الدراسي. |
Storybrooke gazetesinin baş editörü olarak bu adam uzun zamandır, kasabamızın ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının üstüne tutmuştur. | Open Subtitles | ''قدّمَ هذا الرجل احتياجات ''ستوري بروك على احتياجاته طوال الوقت. بصفته المحرّر الرئيس ''لـ ''ستوري بروك ديلي ميرور. |
Erkeklik ihtiyaçları. Erkeklik ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. | Open Subtitles | الرجل لديه احتياجات وتلك الاحتياجات يجب ان تلبى |
Artık tek ihtiyaçlarının düzgün fırsat olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | انهم يعرفون كل ما يحتاجونه الا وهي الفرصة المناسبة |
Tüm ihtiyaçlarının giderileceğini sana garanti ediyorum. | Open Subtitles | أضمن لك أن كل احتياجاتك ستُلبى |
Ayrıca bu hastalar sağlık hizmeti talep ettiklerinde onlara edilen muameleye ve sağlık ihtiyaçlarının çoğunun nasıl reddedildiğine dair korku dolu hikâyeler dinledim. | TED | وسمعت أيضًا هذه القصص المرعبة عندما كان هؤلاء المرضى بحاجة إلى العناية الصحية. وكيف تمت معامتلهم، وكيف تم تجاهل الكثير من احتياجاتهم الطبية. |