Birinci fikir: Çalışanların mutlu olduğu organizasyonlarda iki şeyin var olduğunu görürsünüz; güven ve saygı. | TED | الفكرة رقم واحد: في المنظمات حيث الموظفون فيها سعداء ما تجده هو توفر شيئين: الثقة والاحترام. |
Ve bir anda çok basit iki şeyin farkına vardım. Birincisi, dulluk etkisi sadece karı ve koca ile sınırlı değildi. | TED | ولذا فقد أدركت فجأة شيئين بسيطين للغاية. أولاً، تأثير الأرمل لم يكن قاصراً على الأزواج و الزوجات. |
Çiftlerimiz için iki şeyin önemli olduğunda karar kıldım... | Open Subtitles | اوه , لقد قررت ذلك ,اوه المعايير الخاصة بالازواج يجب ان تستند على شيئين |
Büyük bir paradigma kayması ama bu iki şeyin kent yapısını şekle sokacak şekilde yeniden birleşmesi lazım. | TED | إنها تحول نموذجي كبير، لكن هذين الشيئين يجب أن يعاد ربطهما من خلال وسائل تُطور شكل المدينة. |
Ve iki şeyin doğru olduğunu görmenizi istiyorum. | TED | وما رغبت أن تعرفوه أن هذين الشيئين صحيحين. |
Bence senin için önemli olan iki şeyin çakışması hoşuna gitmedi. | Open Subtitles | أظن أن السبب هو أنك لا تحب أن تضع أمرين يهمانك |
Evet, bir çift iki şeyin birlikte kullanıldığı bir takımdır veya birlik kabul edilir. | Open Subtitles | نعم. ولذلك فإن الأزواج هو عبارة عن مجموعة شيئين استخدامها معا أو تعتبر وحدة. |
Şimdi onlar bunun bir kısmını yaptılar çünkü iki şeyin birlikte büyüdüğü Aydınlanma sisteminin bir parçasıydılar. | TED | الآن كانوا يفعلونه في جزء لأنهم كانوا جزءاً من نظام تنويرى حيث كان يكبر شيئين معاً . |
Ölmeden önce yapılacaklar listenden iki şeyin üstünü çizmeye hazır ol. | Open Subtitles | استعّد لشطب شيئين من قائمة الجيب خاصتك. |
Elektrik akımı ve manyetik pusula gibi apayrı iki şeyin arasındaki bağı bulmak bilimin en büyük başarılarından biri olup birleşik enerji kavramına doğru atılmış büyük bir adımdı. | Open Subtitles | و الربط بين شيئين متباينين كالتيار الكهربائي و البوصلة المغناطيسية كان أحد أعظم إنجازات العلم خطوة هائلة تجاه مفهوم موحد للطاقة |
İki şeyin farkına vardım. | Open Subtitles | انا تذكرت شيئين. |
40 yıldır Cleveland'daki iki şeyin özlemini çekiyorum. | Open Subtitles | من 40 سنة وأنا أفتقد شيئين من (كليفلاند) |
Listende bu iki şeyin olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أن هذين الشيئين لم يكونا على قائمتك |
Bu iki şeyin uygun şekilde imha edilmesini halledin. | Open Subtitles | احرص على التخلص من أصول هذين الشيئين |
Bu projeye başladığımda iki şeyin çok acı bir şekilde farkındaydım. | TED | عندما بدأت هذا المشروع، كنت قلقة جدًّا حيال أمرين. |
Ve son birkaç on yıldır, iş arkadaşlarımla iki şeyin gerçekten önemli olduğunu bulduk. | TED | حيث وجدت أنا وزملائي أمرين مهمين جداً على مدى العقود القليلة الماضية. |
Çok basit iki şeyin ne olduğunu çözmeye çalışıyorum:... ...nasıl yaşamalı ve nasıl ölmeli, arasında ki zaman süreci. | TED | أحاول معرفة أمرين في غاية البساطة: كيف نعيش وكيف نموت . |