- İki kaşık, hiç iyiye işaret değil. | Open Subtitles | ملعقتان.. ليست دلالة جيدة هل انهيتي تحضيرك؟ |
Günde sadece iki kaşık dolusu. | Open Subtitles | فقط ملعقتان من الماء في اليوم. |
Tadı sanki, biri çok kötü ciğerini üşütmüş balgam sökmek için iki kaşık dolusu öksürük şurubu almış, sonra da, avokadonun üzerine öksürmüş gibi. | Open Subtitles | إن مذاقها يبدو وكأن أحدهم قد أصابته نزلة بردٍ شديدة وأخذ ملعقتين من البنيلين ليُبعد البلغم, ثم، انتخم على أفوكادو. |
İki kaşık makine yağı tüm geminin taze su deposunu kirletebilir. | Open Subtitles | ملعقتين من زيت الماكينة يمكن أن يلوث حمولة سفينة بأكملها من الماء العذب بعض الاشياء |
Bir dilim sucukla iki kaşık patates püresi. | Open Subtitles | شريحة من السجق وملعقتين من البطاطس المهروسة ؟ |
İki kaşık uyumama yardımcı olur. | Open Subtitles | ملعقتان تُساعداني عل النوم |
Ve ben her sandvice iki kaşık koydum. Görüşürüz | Open Subtitles | و وضعت ملعقتان لكل سندويشة |
Çok fazla şeker oldu. İki kaşık yeter. | Open Subtitles | هذا كثير جداً ملعقتان كافية . |
- iki kaşık. | Open Subtitles | ملعقتان |
Küçük kutudan iki kaşık ver. | Open Subtitles | ملء ملعقتين من الطعام الجاف والقليل من العلبة |
Ama o zaman iki kaşık yersin. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تكون ملعقتين ممتلئتين. |
Sadece iki kaşık dolusu koy. Sadece iki. | Open Subtitles | فقط ضعي ملعقتين مملوءتين, فقط اثنتين. |
Bobby, iki kaşık getir. | Open Subtitles | بوبي أحضر ملعقتين |
Evet, iki kaşık. | Open Subtitles | أجل، ملعقتين من فضلكِ |
Ve iki kaşık getirin. | Open Subtitles | و أحضري ملعقتين |
Yok, aslında biz üç kâse portakal şerbeti ile iki kaşık alalım. | Open Subtitles | لا، أتعلمين ماذا؟ ثلاث حفنات من بوظة البرتقال وملعقتين. |