| İki yaşındaki oğlunu ve 12 genç kızı öldürdü. | Open Subtitles | لقد قتلت ابنها ذو السنتين و12 فتاة صغيرة |
| Polis Jacob Doughs'la Sarah Jean Doughs ve iki yaşındaki oğulları Riley yanındayken bir görüşme yaptı. | Open Subtitles | بوجود سارة جين دوز وابنهما ذو السنتين رايلي |
| Bu arada, bu, benim iki yaşındaki yeğenim, Guy. | TED | هذا، على فكرة، هو ابن أخي "جاي" ذو السنتين. |
| Bir video izliyorsunuz. Normal gelişimli 35 adet iki yaşındaki çocuğun gözünden, yaklaşık birer saniyelik karelere ayrılmış | TED | أنت تشاهد فيديو. وهذه الإطارات تنفصل بحوالي ثانية من خلال عيون خمسة وثلاثين طفلا يبلغ من العمر سنتين |
| Bu tarama geçişinde, yeşil olan yerde, iki yaşındaki otizmlileri görüyorsunuz. | TED | في هذا الممر التفحصي, بالأخضر هنا, يوجد طفلان مصابان بالتوحد يبلاغان من العمر سنتين. |
| Benim anlamamı sağlayan yolun karşısındaki iki yaşındaki bir çocukta Miki'deki gibi beyin tümörünün oluşması oldu. | Open Subtitles | بالنسبة لي كان حين أصيب الفتى ذو السنتان من العمر |
| Arkada kalanlar Ty Carhatt ve iki yaşındaki oğlu Vance, yaşayan çiftler. | Open Subtitles | تاركا خلفه كارتر و إبنه ذو السنتان فينس التوئمان الناجيان |
| Nefret ettiğim bir kadına aşığım. İki yaşındaki oğlum bana "Pewwy" diyor... | Open Subtitles | أنا واقعٌ في غرام إمراءة أكرهها, إبني ذو السنتين يناديني بـ(بووي) و... |
| İki yaşındaki oğlumun doğum günü var. | Open Subtitles | إنه عيد ميلاد إبني ذو السنتين |
| Yani iki yaşındaki çocuğunuzun ilk yalanını yakalarsanız, teyakkuza geçmek yerine bayram yapın. (kahkahalar) Zira bu, çocuğunuzun tipik gelişmede yeni bir dönüm noktasına geldiğin gösterir. | TED | لذلك، إذا اكتشفتم طفلكم البالغ من العمر سنتين يكذب لأول مرة، فبدلاً من الشعور بالفزع، عليكم الإحتفال -- (ضحك) لأن هذا يشيرُ أن طفلكم قد وصل نقطة تحول جديدة من النمو والتطور الطبيعي. |