Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil. | TED | ولا توجد أي أجسام كوكبية أخرى لها نفس العلاقة الجينية. |
sadece hükümetler arasındaki ilişkiye dayanmayıp, paylaştığımız ortak değerler ve dile dayanır. Her gün sizleri izleyerek bunu anımsıyorum. | TED | مبنية ليس فقط على العلاقة بين الحكومات، لكن على اللغة المشتركة والقيم التي نتشاركها. وأنا متذكرة هذا برؤيتكم اليوم. |
İkinci sınıftan biriyle ciddi bir ilişkiye gerçekten hazır değildim. | Open Subtitles | لم أكن مستعدة لعلاقة جادة مع طالب سنة ثانية. |
Bana sakso çekmeyi mi yoksa gerçekten cinsel ilişkiye girmeyi mi tercih edersin? | Open Subtitles | إذا هل تودين ان تمصي لي, أم تودين ان نقوم بعلاقة جنسية كاملة؟ |
Aynı ilişkiye sahip başka birini daha arıyoruz? Eşit değiller. | Open Subtitles | نحن نبحث عن شخص يبحث عن مثل هذه العلاقات ؟ |
Çocuklarımızın büyüyüp sağlıklı bir ikili ilişkiye sahip olmasını istiyoruz. | TED | نريد أطفالنا أن يكبروا و أن يكون لهم علاقات حميمة صحية. |
Yani iyi bir ilişkinin anahtarı bir ilişkiye sahip olmamak mı? | Open Subtitles | اذن المفتاح لأفضل علاقه هو بأن لاتكون هناك علاقه من الأساس؟ |
Ben bu ilişkiye kendimden çok şey kattım ve aynı şeyi sende göremiyorum. | Open Subtitles | لقد تنازلت عن أشياء من أجل هذه العلاقة وأنا أشعر أنك لاتفعل المثل |
Simran, ben bu ilişkiye bir şans daha vermek istiyorum. | Open Subtitles | سيمران , أنا اريد ان اعطي هذه العلاقة فرصة اخرى |
Ancak entropi ve zekâ arasındaki bu belirsiz kozmolojik bağlantı ya daha derin bir ilişkiye işaret ediyorsa? | TED | لكن ماذا لو أن هذه العلاقة الكونية المؤقتة بين الإنتروبي و الذكاء تشير إلى علاقة أعمق؟ |
Yani anlamını bilmeseniz bile, Hamlet ve Polonius arasındaki ilişkiye dair bazı şeyler oluşturmaya başlıyorsunuz, ki ilişkileri iyi değil. | TED | ولذا مع جهل المعنى حتى فأنت تبدأ في بناء شيء من التصوير عن العلاقة بين هاملت و بولونيوس، و التي لم تكن جيدة. |
Eğer kutsal bir şey varsa, bu odur ve bu kutsal ilişkiye plastik çöplerimiz girer. | TED | إذا كان أي شيء مُقدّس، فهذا هو، وفيما يتعلق بتلك العلاقة المقدسة، تأتي الفضلات البلاستيكية. |
Kabul et. Bir ilişkiye hazırdın ama aşka hazır değildin. | Open Subtitles | دعينا نواجه الأمر ، لقد كنت مستعدة لعلاقة حب و ليس للحب |
Ben buradan çıktığım zaman doğrudan bir ilişkiye başlarken sen otobüs yolculuğuna başlayacaksın. | Open Subtitles | كان علي أجل سوف أخرج من هنا مباشرة أتوجه لعلاقة وأنت يا صديقي ستخرج مع أجرة الحافلة |
Bu çok şey söylüyor, kadınların arzu haricinde birçok farklı nedenle bir ilişkiye başlayabilecekleri gibi, örneğin merakla. | TED | وهذا النموذج يبوح بالكثير، وهو أن النساء قد يبدأن بعلاقة لكثيرٍ من الأسباب التي لا تتضمن الشهوة، كالفضول. |
Halk arasında, ruhları gören medyumların bir erkekle ilişkiye girdikten sonra güçlerini kaybedip kovuldukları söylenir. | Open Subtitles | في الفولكلور، هناك مقولة أنكِ لو تريدين طرد الأرواح الشريرة يجب أن تدخلي بعلاقة مع رجل |
Birileri sana iyi davranırken neden uzun mesafeli ilişkiye devam ediyorsun? | Open Subtitles | لماذا تعاني من العلاقات البعيدة اذا كان شريكك يعاملك بتلك الطريقة؟ |
- Bir numaralı kural; hastalarla ilişkiye girme. | Open Subtitles | قاعدة رقم واحد : لا تتورط فى علاقات مع المرضى |
Peki bu davada siz, jüri üyelerinden biriyle ilişkiye mi başlamıştınız? | Open Subtitles | وهل كانت لكِ علاقه مَع أحد المحلفين في تلك القضية ؟ |
Geçen Pazar beri, ben evlilik dışı yedi defa cinsel ilişkiye vardı. | Open Subtitles | منذ يوم الأحد الماضي، كان الجماع الجنسي خارج نطاق الزوجية سبع مرات. |
Sence, onları kurtarmaya çalışırken kendini onlarla cinsel ilişkiye girmekten alıkoyabilir miydin? | Open Subtitles | في مساعيك لإنقاذهم ، هل فكرت أنه يمكنك تجنب ممارسة الجنس معهم؟ |
Yeni biriyle bir ilişkiye girmek için kendimi hazır hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنا لست مستعدة للخوض في علاقة مع أي شخص جديد |
Eşimle ilişkiye girdiğimde, dışarıya çıkacak sperm kalmamıştı; sadece kanım vardı. | TED | عندما مارست الحب مع زوجتي، لم يكن هناك أي حيوانات المنوية تخرج مني خرج مني دم. |
Eminim biliyorsundur ama bil bakalım hangi oteller kralı New Yorklu bir basın danışmanıyla ilişkiye girmiş? | Open Subtitles | أنا واثق أنكِ تعرفين هذه لكن خمني أي ملك فنادق يمارس علاقة خاصة جداً مع إمرأة علاقات عامة؟ |
Arkadaşım/ölmemiş eski nişanlı sırrı varken Alex'le ilişkiye adım atmak doğru değil. | Open Subtitles | بدء هذه العلاقه معها بهذا السر عن صديق و الخطيبه الغير ميته |
Ben tımarhanede tıkılı kalmışken nasıl böyle bir ilişkiye başlayabildiniz? | Open Subtitles | كيف أمكنك إقامة علاقة بينما أنا مُحتجز في مصحّة عقليّة. |
Birkaç yıl önce, bol miktarda duygusal istismar içeren bir ilişkiye girdiğimde kırılma noktasına geldim. | TED | حدثَت نقطة التحوُّل عندما كُنتُ في علاقةٍ عاطفيةٍ مؤذية منذُ سنواتٍ قليلة. |
O, bir ilişki kurmak istediği için seks yapmıyordu ve ben benim akıl uçurtan seksimin ilişkiye dönmesini umuyordum. | Open Subtitles | لم تمارس الجنس لأنها أرادت علاقة حقيقية و أنا كنت أود مضاجعة رهيبة كي أحولها إلى علاقة |