"ilişkiye" - Traduction Turc en Arabe

    • العلاقة
        
    • لعلاقة
        
    • بعلاقة
        
    • العلاقات
        
    • علاقات
        
    • علاقه
        
    • الجماع
        
    • ممارسة
        
    • علاقة مع
        
    • مارست
        
    • يمارس
        
    • العلاقه
        
    • إقامة علاقة
        
    • علاقةٍ
        
    • تمارس
        
    Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil. TED ولا توجد أي أجسام كوكبية أخرى لها نفس العلاقة الجينية.
    sadece hükümetler arasındaki ilişkiye dayanmayıp, paylaştığımız ortak değerler ve dile dayanır. Her gün sizleri izleyerek bunu anımsıyorum. TED مبنية ليس فقط على العلاقة بين الحكومات، لكن على اللغة المشتركة والقيم التي نتشاركها. وأنا متذكرة هذا برؤيتكم اليوم.
    İkinci sınıftan biriyle ciddi bir ilişkiye gerçekten hazır değildim. Open Subtitles لم أكن مستعدة لعلاقة جادة مع طالب سنة ثانية. ‏
    Bana sakso çekmeyi mi yoksa gerçekten cinsel ilişkiye girmeyi mi tercih edersin? Open Subtitles إذا هل تودين ان تمصي لي, أم تودين ان نقوم بعلاقة جنسية كاملة؟
    Aynı ilişkiye sahip başka birini daha arıyoruz? Eşit değiller. Open Subtitles نحن نبحث عن شخص يبحث عن مثل هذه العلاقات ؟
    Çocuklarımızın büyüyüp sağlıklı bir ikili ilişkiye sahip olmasını istiyoruz. TED نريد أطفالنا أن يكبروا و أن يكون لهم علاقات حميمة صحية.
    Yani iyi bir ilişkinin anahtarı bir ilişkiye sahip olmamak mı? Open Subtitles اذن المفتاح لأفضل علاقه هو بأن لاتكون هناك علاقه من الأساس؟
    Ben bu ilişkiye kendimden çok şey kattım ve aynı şeyi sende göremiyorum. Open Subtitles لقد تنازلت عن أشياء من أجل هذه العلاقة وأنا أشعر أنك لاتفعل المثل
    Simran, ben bu ilişkiye bir şans daha vermek istiyorum. Open Subtitles سيمران , أنا اريد ان اعطي هذه العلاقة فرصة اخرى
    Ancak entropi ve zekâ arasındaki bu belirsiz kozmolojik bağlantı ya daha derin bir ilişkiye işaret ediyorsa? TED لكن ماذا لو أن هذه العلاقة الكونية المؤقتة بين الإنتروبي و الذكاء تشير إلى علاقة أعمق؟
    Yani anlamını bilmeseniz bile, Hamlet ve Polonius arasındaki ilişkiye dair bazı şeyler oluşturmaya başlıyorsunuz, ki ilişkileri iyi değil. TED ولذا مع جهل المعنى حتى فأنت تبدأ في بناء شيء من التصوير عن العلاقة بين هاملت و بولونيوس، و التي لم تكن جيدة.
    Eğer kutsal bir şey varsa, bu odur ve bu kutsal ilişkiye plastik çöplerimiz girer. TED إذا كان أي شيء مُقدّس، فهذا هو، وفيما يتعلق بتلك العلاقة المقدسة، تأتي الفضلات البلاستيكية.
    Kabul et. Bir ilişkiye hazırdın ama aşka hazır değildin. Open Subtitles دعينا نواجه الأمر ، لقد كنت مستعدة لعلاقة حب و ليس للحب
    Ben buradan çıktığım zaman doğrudan bir ilişkiye başlarken sen otobüs yolculuğuna başlayacaksın. Open Subtitles كان علي أجل سوف أخرج من هنا مباشرة أتوجه لعلاقة وأنت يا صديقي ستخرج مع أجرة الحافلة
    Bu çok şey söylüyor, kadınların arzu haricinde birçok farklı nedenle bir ilişkiye başlayabilecekleri gibi, örneğin merakla. TED وهذا النموذج يبوح بالكثير، وهو أن النساء قد يبدأن بعلاقة لكثيرٍ من الأسباب التي لا تتضمن الشهوة، كالفضول.
    Halk arasında, ruhları gören medyumların bir erkekle ilişkiye girdikten sonra güçlerini kaybedip kovuldukları söylenir. Open Subtitles في الفولكلور، هناك مقولة أنكِ لو تريدين طرد الأرواح الشريرة يجب أن تدخلي بعلاقة مع رجل
    Birileri sana iyi davranırken neden uzun mesafeli ilişkiye devam ediyorsun? Open Subtitles لماذا تعاني من العلاقات البعيدة اذا كان شريكك يعاملك بتلك الطريقة؟
    - Bir numaralı kural; hastalarla ilişkiye girme. Open Subtitles قاعدة رقم واحد : لا تتورط فى علاقات مع المرضى
    Peki bu davada siz, jüri üyelerinden biriyle ilişkiye mi başlamıştınız? Open Subtitles وهل كانت لكِ علاقه مَع أحد المحلفين في تلك القضية ؟
    Geçen Pazar beri, ben evlilik dışı yedi defa cinsel ilişkiye vardı. Open Subtitles منذ يوم الأحد الماضي، كان الجماع الجنسي خارج نطاق الزوجية سبع مرات.
    Sence, onları kurtarmaya çalışırken kendini onlarla cinsel ilişkiye girmekten alıkoyabilir miydin? Open Subtitles في مساعيك لإنقاذهم ، هل فكرت أنه يمكنك تجنب ممارسة الجنس معهم؟
    Yeni biriyle bir ilişkiye girmek için kendimi hazır hissetmiyorum. Open Subtitles أنا لست مستعدة للخوض في علاقة مع أي شخص جديد
    Eşimle ilişkiye girdiğimde, dışarıya çıkacak sperm kalmamıştı; sadece kanım vardı. TED عندما مارست الحب مع زوجتي، لم يكن هناك أي حيوانات المنوية تخرج مني خرج مني دم.
    Eminim biliyorsundur ama bil bakalım hangi oteller kralı New Yorklu bir basın danışmanıyla ilişkiye girmiş? Open Subtitles أنا واثق أنكِ تعرفين هذه لكن خمني أي ملك فنادق يمارس علاقة خاصة جداً مع إمرأة علاقات عامة؟
    Arkadaşım/ölmemiş eski nişanlı sırrı varken Alex'le ilişkiye adım atmak doğru değil. Open Subtitles بدء هذه العلاقه معها بهذا السر عن صديق و الخطيبه الغير ميته
    Ben tımarhanede tıkılı kalmışken nasıl böyle bir ilişkiye başlayabildiniz? Open Subtitles كيف أمكنك إقامة علاقة بينما أنا مُحتجز في مصحّة عقليّة.
    Birkaç yıl önce, bol miktarda duygusal istismar içeren bir ilişkiye girdiğimde kırılma noktasına geldim. TED حدثَت نقطة التحوُّل عندما كُنتُ في علاقةٍ عاطفيةٍ مؤذية منذُ سنواتٍ قليلة.
    O, bir ilişki kurmak istediği için seks yapmıyordu ve ben benim akıl uçurtan seksimin ilişkiye dönmesini umuyordum. Open Subtitles لم تمارس الجنس لأنها أرادت علاقة حقيقية و أنا كنت أود مضاجعة رهيبة كي أحولها إلى علاقة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus