| Sandy, bu illüzyonun bozulabileceğine dair bir hatırlatma idi. | TED | ساندي كانت تذكرة من كيفية و امكان ان يتحطم الوهم |
| Hafızaları, bu illüzyonun tamamlanması için gerekli detaylar sağlanmış. | Open Subtitles | عقولهم قدمت التفاصيل اللازمة لاكمال هذا الوهم |
| İllüzyonun arkasına saklanan realiteyi değil de, illüzyonun içindeki realiteyi kavramamı sağlayan bir kapsül.. | Open Subtitles | لتجارب دينية زائفة بل كبسولة تمكنني من إدراك الواقع القائم ليس خلف الوهم بل في قلب الوهم نفسه |
| İllüzyonun arkasındaki gerçeği biliyoruz ve senin için bu, çekiciliği yok ediyor. | Open Subtitles | نحن نعلم الخدعة خلف الوهم وبالنسبة لك فهذا يُفسد المُتعة |
| Duyduğum ağlama sesi de bu illüzyonun bir parçası mıydı yoksa? | Open Subtitles | هل كان التنهد الذى سمعته جزء من الوهم ؟ |
| Ve illüzyonun arkasındaki gerçek ortaya çıkar. | Open Subtitles | والحقيقة خلف الوهم تصبح مكشوفة. |
| O illüzyonun kırıldığına sevindim. | Open Subtitles | حسناً، انا مسرورة أن الوهم تحطم |
| İllüzyonun bozulmasını istemedi. | Open Subtitles | لم تكن تريد افساد ذلك الوهم |
| Artık illüzyonun ötesine bir göz attın. | Open Subtitles | و الآن لديك لمحة لهذا الوهم |