gerçekten bir dünya inşaa etmek için bir fırsat vardır. tüm insanlara hizmetlerimizi ve ürünlerimizi götürebileceğimiz dünya ki insanlar orada kendileri için kararlar alabilsinler ve seçimler yapabilsinler. | TED | أنها فرصة حقيقية لبناء عالم حيث يمكننا توسيع الخدمات والمنتجات لكل البشرية، بحيث يستطيعون أخذ قرارات وخيارات لأنفسهم. |
1994'de soykırım oldu, bu kadınların bu hayali inşaa etmek için birlikte çalışmaya başlamalarından yedi yıl sonra. | TED | حدثت الإبادة الجماعية في عام 1994، سبعة أعوام بعد أن عملت اؤلئك النسوة سوياً لبناء هذا الحلم.. |
Ama bu çukur sıfırdan bir park inşaa etmek için büyük bir şans. | Open Subtitles | لكن هذه الحفرةْ هي فرصة لبناء منتزة من لاشيء |
10,000'i aşkın fizikçi ve mühendis, dünyanın 85 ülkesinden yıllarca bu makinayı inşaa etmek için biraraya geldiler. | TED | أكثر من 10,000 من علماء الفيزياء والمهندسين من 85 بلداً من جميع أنحاء العالم قدموا معاً على مدى عدة عقود لبناء هذه الآلة. |
Günde dört dolar kazanıyorlar, Hindistan için oldukça iyi orta sınıf, ve kendi evleri inşaa etmek için daha henüz döktükleri beton temeli bana gösterdiler. | TED | إنهم يجنون الآن أربعة دولارات يومياً، الذي هو في الغالب طبقة وسطى بالنسبة للهند، ولقد رأيت اساس منزلهم البيتوني الذي صبوه مؤخراً لبناء منزلهم. |
Şirketimiz burada bir baraj inşaa etmek için bir anlaşma imzaladı. | Open Subtitles | حصلت الشركة على عقد ... . . لبناء سد هنا |
Sophie, sadece Chestnut'a ahır inşaa etmek için buradalar. | Open Subtitles | (صوفي) إنهما هنا فقط لبناء حظيرة لـ(تشيسنات). |