İnandığınız şeyi savunun ama bunu yaparken derin bir nefes alın. | TED | انهضوا لما تؤمنون به، ولكن تريثوا وأنتم تقومون بذلك. |
Bu sapkınlığa inandığınız bildirildi. | Open Subtitles | لقد تمّ إبلاغنا أنّكم تؤمنون بتلك البدعة |
Masum olduğuma inandığınız için sizi ne kadar takdir ettiğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | أردت أن أخبركم كم أُقدر ثقتكم ببراءتي |
Bana inandığınız için hepinize teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لكم جمعيا علي ثقتكم بي |
Ve bazen inandığınız hedefe giden yol çok çetin oluyor. | Open Subtitles | وأحيانًا، أنت تعلم الشيءُ الذي تؤمن به يكون الجزء الأصعب |
Gerçeğe inandığınız sürece, | Open Subtitles | طالما عِنْدَكَ إيمانُ في الحقيقةِ |
Eğer buradaysanız, müzisyen olmaya inandığınız içindir. | Open Subtitles | ...إن كنتَ هنا فذلك بسبب أنكَ تؤمن بالموسيقى |
Bu para ödülünü parlak ekibimle paylaşmak istiyorum. Tüm bunlar olmasa yapamazdım. Bana inandığınız için teşekkür ederim, | Open Subtitles | وأود مشاركة المكافأة المالية مع فرقتي المتألقه، والذين لم أكن لـأصل إلى القمة لولـاهم شكراً لـانكِ آمنتِ بي. |
İnandığınız şeye o kadar yaklaşabilirsiniz ki, duraksayıp düşünmeden. | Open Subtitles | يمكنك الإقتراب كثيراً من الأشياء التي تؤمن بها دون التفكير والشك في ذلك لبرهة من الزمن أو الحيرة التي تُعيق حركتك |
Sizden tek isteğim, yürekten inandığınız ve şiddetle savunduğunuz inançlarınıza göre hareket etmeniz. | Open Subtitles | أسألكم أن تعملوا بالمبادىء... ...التى تتحدثون عنها بحماس... و التى تؤمنون بها بشده. |
Seçmen kaydınızı yaptırın , ve inandığınız şeyler için savaşın. | Open Subtitles | لذا إذهبوا، وسجلوا أسمائكم، وحاربوا لما تؤمنون به. |
Çünkü yaparsan bu senin FBI'ın ve Interpol'deki arkadaşlarının sihre, hem de kurumsal bir seviyede, hakikaten inandığınız anlamına gelir. | Open Subtitles | لأنّك إن فعلت، فهذا معناه أنّك والمباحث وأصدقاءك في الانتربول تؤمنون فعليًّا بالسحر على مستوى ملموس |
Çünkü yaparsan bu senin FBI'ın ve Interpol'deki arkadaşlarının sihre, hem de kurumsal bir seviyede, hakikaten inandığınız anlamına gelir. | Open Subtitles | لأنّك إن فعلت، فهذا معناه أنّك والمباحث وأصدقاءك في الانتربول تؤمنون فعليًّا بالسحر على مستوى ملموس |
Bana inandığınız için hepinize teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لكم جمعيا علي ثقتكم بي |
İyi geceler New York ve bize inandığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | طابت ليلتكم يا أهالي (نيويورك) وشكرًا على ثقتكم بنا |
İyi geceler New York ve bize inandığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | طابت ليلتكم يا أهالي (نيويورك) وشكرًا على ثقتكم بنا |
İnandığınız şeyi alıp bir hedefe dönüştürebilir ve değişimi yaratabilirsiniz. | TED | يمكنك أن تأخذ ما كنت تؤمن به وتحويله إلى قضية ويمكنك تغييره. |
Ama işte o an geldiğinde, inandığınız, yaptığınız şey size gereken gücü verir. | TED | ولكن مع ذلك، حلت اللحظة، التي يجب أن تستجمع فيها قوتك من أي شيءٍ تؤمن به ومن أي شيءٍ تقوم به. |
Gerçeğe inandığınız sürece, | Open Subtitles | طالما عِنْدَكَ إيمانُ في الحقيقة |
Coltrane, Miles Davis, Stevie Wonder'a ve Earth Wind and Fire diye bilinen unsurlara inandığınız içindir. | Open Subtitles | ...إن كنتَ هنا ..فذلك بسبب أنكَ تؤمن ب (كولتران), (مايلز ديفيز) .... |
Hepsi de oğlunuzun hayatta olduğuna inandığınız için. | Open Subtitles | كل هذا لأنكِ آمنتِ بأن ابنكِ حي |
İnandığınız şeyler, gördüğünüz düzenler, hepsi bir yerden geliyor. | Open Subtitles | الاشياء التي تؤمن بها ، الانماط التي تراها أتية من مكان ما |