"inanmıştım" - Traduction Turc en Arabe

• آمنت
• وثقت
• أؤمن
• صدقت
• صدقتك
• آمنتُ
• صدقته
• مقتنعاً
• مقتنعة
• صدّقت
• صدّقتك
• وثقتُ
• صدّقته
• صدّقتُ
• صدقتها

Sana iş verdim diye herkes bana deli dedi, ama ben inanmıştım.
الجميع إعتقد أني مجنون لأني وظفتك ، لكني آمنت بك

Çünkü seni sevmiştim değişeceğine inanmıştım
لانى كنت احبك لأنى آمنت انك يمكنك التغير

İkinizin bana doğruyu söyleceğine inanmıştım ama görünen o ki söylemiyorsunuz.
لقد وثقت فيكما لتخبراني الحقيقة لكن من الواضح, لا تستطيعون

Birbirlerini hiç tanımayan insanların ilişkileri, Buna gerçekten inanmıştım.
من كافة علاقات الناس الذين لم يسبق لهم التقاء بعضهم بعضا، كنت أؤمن فعلا في هذه

Kabul edeceğimden daha çok inanmıştım buna. Bu kadar enayiyim ben.
لقد صدقت ذلك أكثر مما أعترف به أكره فى التفكير أننى مغفلاً

- Bak ne diyeceğim bir dakika için sana inanmıştım.
- أتعرف ؟ أنا.. لقد صدقتك , لقد صدقتك لدقيقة

Söylemeliyim ki, ben de kendime inanmıştım.
حَسناً، ويجب علي القول أني آمنتُ بنفسي، أيضاً.

-O zaman ona inanmıştım, ama şimdi neden inandığımı hatırlayamıyorum.
في تلك اللحظة صدقته لكني لا أتذكر الان لماذا

Daha önce gözlerine baktığımda bir şey görememiş böylece sana inanmıştım.
من قبل, نظرت في عينيكِ و رأيت لا شيء و هكذا آمنت

Şimdi nerede olduğunu bilmiyorum ve ona inanmıştım. Yarım saat içinde de konserimiz var.
والآن لا أعلم أين هي، إذْ آمنت بها والآن ينتظرنا حفل خلال نصف ساعة

- Sana inanmıştım. - Üzgünüm ejderha savaşçısı,
لقد آمنت بما فى داخلك - آسف، يا محارب التنين -

Cinayet manyağı olduğu ortaya çıkan meslektaşına inanmıştım.
لقد وثقت بزميلتك التي إتضح انّها قاتلة معتوهة

Çünkü birilerinin bana ailemi getireceğine inanmıştım.
لاانني وثقت ان شخصاً ما سيعيدهم إلي

Yaptığım bestelere inanmıştım ama başkaları inanmadı.
أنا أؤمن بما كنتُ أعزفه ولمْ يؤمن به أي أحدٍ آخر.

Bu doğru, çünkü sana bir çok konuda inanmıştım.
أجـل، لأني أؤمن بالكثير من الأشياء

Evet, "bir kızı öptüm ve bu hoşuma gitti," söylediğinde cidden inanmıştım.
بلى في الواقع صدقت أنكِ قبلتِ فتاة وأعجبكِ ذلك

Başta canım istediği için yaptım dediğinde inanmıştım fakat şimdi farklı bir nedeni olduğunu görebiliyorum.
في بادئ الأمر، عندما قلت بأنك فعلتها كنزوة، صدقتك ولكن الأن، أعلم بأن هناك شيء مختلف

Onun gerçek bir kadın sıfatında açacağına sahiden inanmıştım.
.لقد آمنتُ بصدقٍ أنها ستتفتحُ إلى امرأة بإمكانيات حقيقةٍ

- Hoş bir adam da değildi. Ama küçüktüm işte, ona inanmıştım.
أجل، حسنٌ، لم يكن رجل لطيف لكني كنت صغير، لذا صدقته

Parayı benden kaçmak için biriktirdiğine inanmıştım.
لقد كنت مقتنعاً أنها تحوشها من أجل أن يكون لها المال الكافى للهروب منى

Çünkü bunun sonunda bizi aşık edecek olay olduğuna ... çok inanmıştım.
لأنني كنت مقتنعة تماما أن هذا يوفي بالغرض أخيرا ويجعلنا نكون عاشقين

Odadan çıkarken inanmıştım.
... عندما تركت تلك الغرفة صدّقت

Öyle söylemiştin. Ve bende sana inanmıştım. Ama hâlâ ödemedin.
هكذا قلتِ وقد صدّقتك ولكن لا زلت لم أحصل على مالي

Ona inanmıştım.
وثقتُ به

-Aslında ona inanmıştım benle evlenmek istediğini söylediğinde.
في الحقيقة صدّقته عندما قال أنه أراد الزواج بي

Yani 6 yaşındaydım ama inanmıştım.
حقيقية أعني كنتُ بالسادسة , لكنني صدّقتُ الأمر

Evet. Ama Ona da sıradaki olduğumu söylediğinde inanmıştım.
ياه ولكن ايضا صدقتها عندما قالت اننى التالية