Batı'da çoğu kişi, ileride onları güzel bir geleceğin beklediğine, çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar. | TED | العديد في الغرب لا يؤمنون بأن شيئا عظيماً ينتظرهم في المستقبل وبأن اطفالهم سيحظون بمعيشة افضل |
İngilizler, Fransız direnişinin kifayet getireceğine pek inanmıyorlar. | Open Subtitles | الأنجليز لا يؤمنون كثيراً بكفاءة المقاومة الفرنسية |
Herhalde beceriksiz korsanların birleşmesinin Hollandalı'yı yeneceğine inanmıyorlar. | Open Subtitles | ربما لم يعودوا يصدقون أن تجمعاً للقراصنة المتنازعين يمكنه هزيمة الهولندي الطائر |
Söylemeye çalıştım, ama inanmıyorlar. Kimse inanmayacak. | Open Subtitles | حاولت اخبارهم , ولكنهم لم يصدقوني لا احد يصدقني |
- Okuldakiler imzaların gerçek olduğuna inanmıyorlar. | Open Subtitles | لم يصدقوا في المدرسة أني حصلت على التوقيع الحقيقي. |
Mark'ı duydun, bize inanmıyorlar. | Open Subtitles | لماذا؟ لقد سمعتي مارك إنهم لا يصدقوننا |
Bunu insanlara hep söylemeye çalışıyorum ama bazen bana inanmıyorlar galiba. | Open Subtitles | حاولت أخبار الناس طوال الوقت، ولكن أحياناً ظننت أنهم لم يصدقونى. |
Müziğime inanmıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لم يؤمنوا بموسيقاي |
Tanrıya inanmıyorlar ama hala ondan korkuyorlar. | Open Subtitles | هم لا يؤمنون به، لكنّهم ما زالوا يخافونه. |
Çünkü onlar bana inanmıyorlar bana güvenmiyorlar. | Open Subtitles | لأنهم لا يؤمنون بي وهم لا يأتمنوني هذا واضح |
Görünüşe göre, kızın gezegeninde nane şekerine inanmıyorlar. | Open Subtitles | يبدو أنهم لا يؤمنون بحلوى النعناع في كوكبهم. |
Doğru ile yanlışı bilmiyorlar çünkü İncil'e inanmıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يفرقون بين الحق والباطل لأنهم لا يؤمنون بالكتاب المقدس |
Rodriguez'in o sahnede gerçekten yürüyeceğine hâlâ inanmıyorlar... | Open Subtitles | ومازالوا لا يصدقون أن رودريقز في الواقع سيسير على المسرح |
Bir ebeveynin, çocuğuna zarar vereceğine inanmıyorlar. | Open Subtitles | انا اعنى انهم لا يصدقون ان الاباء قد ياذون اطفالهم |
Çünkü dışarıda bekleyen şu polisler bana inanmıyor. Söylediklerimin tek kelimesine inanmıyorlar. | Open Subtitles | لأن الشرطة في الخارج لا يصدقونني لا يصدقون شيئا مما أقوله |
Bana inanmıyorlar ve biliyorsun beni öldürecekler. | Open Subtitles | إنهم لا يصدقوني وتعرف بأنهم سيقتلوني |
İnsanlar onun Tanrı olduğuna inanmıyorlar, değil mi? | Open Subtitles | والناس لم يصدقوا تماماً ربوبية هذا الرجل؟ |
Söylüyoruz, ama bize inanmıyorlar. | Open Subtitles | نعم، نقول لهم ذلك، لكنهم لا يصدقوننا. |
Onlara tam olarak ne yaptığımı söyleyip duruyorum, ama bana inanmıyorlar. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بالفعل ما فعلته ولم يصدقونى |
Onlar artık bize inanmıyorlar. | Open Subtitles | لم يعودوا يؤمنوا بوجودي |
Ve bana inanmıyorlar. | Open Subtitles | انهم لايصدقونني |
Hayranları Mirageman için yürüyor ve öldüğüne inanmıyorlar. | Open Subtitles | المعجبون في مسيرة من أجل الرجل السراب و هم لا يعتقدون انه ميت |
...ve şimdi ilk defa bir bağışıklık hücresi herşeyi anladı ve ona inanmıyorlar. | Open Subtitles | والآن لأول مرة خلية مناعة عرفت عني كل شيء ولا يصدقونه |
Onu cinayet silahını atarken yakaladığımızı biliyorlar ama yine de Cody'i öldürdüğüne inanmıyorlar. | Open Subtitles | إنهما يعلمان بأننا ضبطناه و هو يحاول رمي سلاح الجريمة و لا زالا لا يصدقان بأنه قام بقتل (كودي) |
- Bana inanmıyorlar. | Open Subtitles | - لقد أغلقوا الهاتف فى وجهى - إنهم لا يصدقوننى |
Neler oluyor? Ona inanmıyorlar. | Open Subtitles | هم لا يصدقونها. |
Artık bir sebepten, dediklerime inanmıyorlar. | Open Subtitles | ،والآن لسببٍ ما لا يصدّقون شيئاً مما أقول |
Senin tarifine uyan birini elde ettiğime inanmıyorlar. | Open Subtitles | لا يعتقدوا بأني حصلت على مخلوق بتلك المواصفات التي وصفتها |