| İtiraf etmeliyim ki, makinelerde bir hastalık olacağına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | علي أن أعترف بأنني أجد صعوبة في تصديق وجود مرض في الآلة |
| Neden buna inanmakta güçlük çekiyorum acaba? | Open Subtitles | لماذا أجد صعوبة في تصديق هذا؟ |
| Bu tuğla gibi raporun konuyu baştan sona aydınlatmadığına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | صعب التصديق أن تقريراً بهذه السماكة لا يسرد القصة كلها |
| Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
| Bazen kendime bile inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | بالكاد أستطيع أن أصدق ذلك بنفسي في بعض الأحيان |
| Bozulmayı etkileyebilecek bitkilerin tarafınızdan fark edilmemiş olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجد من الصعب أن أصدق أن هذه النباتات التي ستؤثر على التحلل لم تلاحظها أنتَ |
| Yani kitapları bizden çaldığına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | لذلك فأنا أجد من الصعب تصديق أنها كانت تسرق كتب منا |
| Bazen buna inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | ثـمة أوقات عندما أجدها فمن الصعب أن أصدق إنها ستنتهيّ. |
| Qetsiyah, alınma ama söylediklerine inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | بدون إهانة يا (كاتسيا)... لكنّي أجد صعوبة في تصديق ما تقولينه. |
| İnan bana ben de kendime inanmakta güçlük çekiyorum fakat paketine gelirsek Burt bende değil. | Open Subtitles | أجد صعوبة في تصديق نفسي ، ثق بي لكن ... (بالنسبة لطردك يا (بيرت ليس بحوذتي |
| Önceki gün Cameron Hayes ile karşılaşmadığına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجده صعب التصديق أنك لم تتصادمي مع " كاميرون هيز " قبل البارحة |
| Efendim bağışlayın ama buna inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | استاذ,سامحني لكن اجد هذا صعب التصديق |
| Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
| Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
| Bazen kendime bile inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | بالكاد أستطيع أن أصدق ذلك بنفسي في بعض الأحيان |
| Bridget'in seninle irtibata geçmeden ortadan kaybolacağına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجد أنّه من الصعب أن أصدق أنّ (بريدجيت) ستختفي بدون أن تتواصل معك |
| Onun yanında olmadığına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجد من الصعب تصديق... إنّك لم تكن معها في كل هذا. |
| Bazen buna inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | ثـمة أوقات عندما أجدها فمن الصعب أن أصدق إنها ستنتهيّ. |