Sanırım öyle değil. Ne dersem diyeyim, o adam bana inanmayacak. | Open Subtitles | أعتقد أنّه لم يفعل، ولن يصدق ذلك الرجل أيّ كلام أقوله. |
- Lütfen. Kimse buna inanmayacak. - Ailesi, yalanımızı anlayacaktır. | Open Subtitles | لن يصدق أحد ذلك سوف تكتشف الأسرة أننا نكذب |
Ve şimdi hiç kimse ona inanmayacak çünkü bunu bilmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن لا أحد سيصدق ذلك .. لأنّه كان عليها معرفة ذلك |
Ya da inanması imkansız olan ve asla da inanmayacak olanlara ne olacak? | Open Subtitles | و ماذا عن أولئك الذين لا يستطيعون أن يصدقوا أي من هذا؟ |
Ama hakkımda uydurmayı bırakırsan iyi olur. Yoksa kimse inanmayacak sana. | Open Subtitles | لكن من الافضل التوقف عن قول الاكاذيب عني لانه لن يصدقك احد |
Bir yolunu bulsan bile kimse bize inanmayacak. | Open Subtitles | حتى لو اكتشفنا من هو, لن يصدقنا احد |
Söylemeye çalıştım, ama inanmıyorlar. Kimse inanmayacak. | Open Subtitles | حاولت اخبارهم , ولكنهم لم يصدقوني لا احد يصدقني |
"onlar gerçeğe inanmayacak;" Bu akıl almaz bir şey. | Open Subtitles | أنهم لن يصدقوا الحقيقة على أية حال. ذلك هو ما لا يصدق أتفق معك. |
Kimse buna inanmayacak, ayrıca sadece beni şüpheli biri olarak gösterir. | Open Subtitles | لن يصدق أحد هذا، وفعل ذلك سيجعل الأمر يبدو مشبوهًا |
Zaten kimse bu yazdıklarına inanmayacak. | Open Subtitles | لا أحد أبدا يصدق هذه المقالات التي تكتبها على أية حال |
Bu gerçekten de çılgıncaydı. Bize kimse inanmayacak. | Open Subtitles | يا رجل، لقد كان هذا جنوناً لن يصدق أحد هذا |
Başına bunun geldiğine insanlar inanmayacak. | Open Subtitles | عندما لا يصدق الناس أن هذا الأمر حدث فعلاً، إتفقنا؟ |
Yakında kimse var olduğunuza dahi inanmayacak. | Open Subtitles | قريبا لن يصدق أحد أنك كنت موجوداً من الأساس |
Halâ Reed'lerdeyiz, ne bulduğumuza kimse inanmayacak. | Open Subtitles | نحن مازلنا خارج ريدز حصلنا على شىء هنا لاأحد سيصدق |
Kimse General Marks'ın bunun İçinde olduğuna inanmayacak | Open Subtitles | لا أحد سيصدق ان الجنرال ماركس كان متورطا في هذا. |
Sadece, vay be, yeni bebeği olan biri olarak bu kadar güzel göründüğüne kimse inanmayacak, annesi. | Open Subtitles | إنها تعني، إنه لا أحد سيصدق بأنه لديك طفل و أنتِ بهذه الروعـة أيتها الأم |
Okulda kimse buna inanmayacak. | Open Subtitles | أعتقد أنهم لن يصدقوا ذلك أبداً في المدرسة |
Hisse senetlerine yatırım yaparken para kaybettiğini öğrenince kimse senin fallarına inanmayacak. | Open Subtitles | لن يصدقك أحد إذا علموا بهذا خسرت مالك عندما أستثمرته بالبورصة، ألا تعتقد هذا؟ |
Kimse bize inanmayacak. | Open Subtitles | لا أحد سوف يصدقنا |
Muhtemelen bana inanmayacak, belki hiç kimse inanmayacak. | Open Subtitles | من المحتمل انه لن يصدقني وربما لن يصدقني احد |
Yakında kimse var olduğunuza dahi inanmayacak. | Open Subtitles | و قريباً لن يُصدّق أحدٌ أنّكما كنتما موجودَين حتّى. |
Sen deli zırvasısın. Kimse ona inanmayacak. | Open Subtitles | أنت مخبول لن يصدقه أحد |
Muhtemelen söylediklerime hiç kimse inanmayacak. | Open Subtitles | ربما لن يصدّق كلامي أحد |
Karakoldaki bütün polislere de senden bu parayı aldığımı söyleyebilirsin, çünkü nasıl olsa sana kimse inanmayacak! | Open Subtitles | وانت تستطيع ان تخبر كل شرطي في المحطة بأني أخذت هذا المال منك لانه لاأحد سيصدقك ابدا |
Kimse bana inanmayacak ve bu şeyle savaşmak için yeterli kaynağım yok. | Open Subtitles | لا أحد سيصدقني أبداً، وليس لدي الموارد للدفاع إلى الأبد |
Evet ama bu sırrı ne zamandır sakladığımı öğrenince polisler bana inanmayacak. | Open Subtitles | لكن الشرطة لن تصدق هذا عندما يكتشفون لكم من الوقت أخفيت الأمر |
Çünkü daha sonra kimse sana inanmayacak. | Open Subtitles | لن يُصدقك أحد فيما بعد |
Kimse sana inanmayacak. | Open Subtitles | لن يصدقّك أيّ أحدٍ أبداً |