Yani oturduğunda daha çok inliyor gibi. | Open Subtitles | لا حظت ان بدأ يـ أنين اكثر عندما يجلس والأسبوع الماضي, زود مصروفي |
Ölüler, dünyadan bize inliyor. | Open Subtitles | أنين الموت يخرج لنا مِنْ الأرضِ |
Buzullar inliyor, bize gitmemizi söylüyor. | Open Subtitles | حقول الثلج تئن, تبدو وكأنها تريد المغادرة. |
Çok inliyor muydu, Frank? | Open Subtitles | هل وجدتها تئن كثيرا؟ |
İnliyor ve acısı var. | Open Subtitles | و هو يتأوه و يشعر بالألم |
İnliyor ve acısı var. | Open Subtitles | و هو يتأوه و يشعر بالألم |
Bu hikayenin adı Kara Yılan İnliyor. | Open Subtitles | هذه قصة فحيح الأفعى السوداء |
Sadece inliyor ve bağırıyor. | Open Subtitles | . إنها فقط تتأوه وتصرخ |
hayır inliyor. | Open Subtitles | لا، أنه أنين |
"aynı zamanda zevkin en yüksek zirvelerindeyken, inliyor, ve onun acı ile boğulan sesi duyuluyor. " | Open Subtitles | كانت تئن , وصوتها المتحشرج " ... يرتفع وقد اضطرب من الالم " وقمه النشوه فى نفس الوقت ... |
Anlatacağım hikaye; "Kara Yılan İnliyor". | Open Subtitles | هذه قصة فحيح الأفعى السوداء |