İnsanlar bunun yalnızca belediye işlerinde ve ticari amaçlarla kullanıldığını sanırlar. | Open Subtitles | يظن الناس أنه للأعمال العامة أو الأغراض التجارية ولكن الآن لدينا التقنيات لتنفيذه لصاحب المنزل، |
İnsanlar bunun tüm dinleri yok edeceğini düşünmüşlerdi. | TED | ظن الناس أنه فقط سيفسد الديانة |
İnsanlar bunun %98 sincap terinden yapıldığını öğrenince almayı bıraktılar. | Open Subtitles | بعد أن اكتشف الناس أنه 98% من عرق السنجاب لقد توقفوا عن شراءه |
İnsanlar, bunun onlara Higgs bozonunun keşfine doğru beliren çıkıntıyı hatırlattığını söyledi. | TED | قال الناس أنها تذكرهم بالعثرة الصغيرة والتي ظهرت في طريق اكتشاف هيغز بوزون |
İnsanlar bunun ironi olduğunu düşünür, aslında talihsiz olayların bir araya gelmesi. | Open Subtitles | قد يظن الناس أنها سخرية، لكنها حقاً مجرد تراصف مؤسف للأحداث |
Bazı insanlar bunun hafifmeşreplik olduğunu ve Kral'ın kutsanmış karısına yakışmayacak kadar bayağı olduğunu düşünebilirler. | Open Subtitles | قد يظن بعض الناس أنها تفاهة في حرم الملك الجسد الذي هو مقدس أيضا |
İnsanlar bunun harici olmadığını anlayacaklar. | Open Subtitles | والذي سيكتشف الناس أنه اختياري. |
İnsanlar bunun harici olmadığını anlayacaklar. | Open Subtitles | والذي سيكتشف الناس أنه اختياري. |
Ne yaptığının önemi yok. Aklından çıkmaz. İnsanlar, bunun tanrının planı olduğunu söyler. | Open Subtitles | و مهما فعلتِ فلن تقدري على إخراجه من ذهنك يخبرك الناس أنها مشيئة الله و ربما كانوا محقين |
İnsanlar bunun çok zor olduğunu düşünüyordu. | TED | تصوّر الناس أنها في غاية الصعوبة |
İnsanlar bunun çılgınca olduğunu düşündüler. | TED | اعتقد الناس أنها وجهة نظر مجنونة. |
İnsanlar bunun kaza olmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | أوتدري؟ يقول الناس أنها لم تكن حادثة! حقاً؟ |
(Gülüşmeler) İnsanlar bunun zor olduğunu ama imkansız olmadığını anlatıyor. | TED | (ضحك) يشرح لي الناس أنها صعبة، و لكنها ممكنة. |