Aramaya çalıştım. Yarınki randevumu iptal etmek zorundayım. | Open Subtitles | حاولت الاتصال اضطررت إلى إلغاء موعدي غدا |
Planlarını iptal etmek sorun olmayacak mı? | Open Subtitles | ليس هناك مشكلة إلغاء الخطط التي قمت بها بالفعل؟ |
Önümüzdeki üç dersini iptal etmek için izin aldım. | Open Subtitles | لديّ مطلق الحرية في إلغاء صفوفك الثلاثة القادمة. |
Bir işinin çıktığını ve yemeği iptal etmek zorunda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أن أمراً ما قد طرأ وأنها مضطرة لإلغاء موعد العشاء |
Güven bana. Üzgünüm ama bu DSL siparişini iptal etmek zorundayım. | Open Subtitles | ثق بي, أسمع, أنا أخشى أنه يجب أن ألغي طلب الـ دي سي أل |
"Düğünü iptal etmek istiyorsa depozitoyu mirasından keserim. | Open Subtitles | لن ألعب دور الجبان بعد الآن, إن أرادت أن تلغي الزفاف سأخصم مال العربون من ميراثها |
Şimdi de toplantımı iptal etmek zorundayım ve bu sorun yaratacak. | Open Subtitles | والآن علي إلغاء مواعيدي وهذا سيسبب الكثير من المشاكل. |
Nasılsın? İyisindir umarım. Bu geceki yemeğimizi iptal etmek zorundayım. | Open Subtitles | آمل أن تكوني بخير، عليّ إلغاء عشائنا الليلة |
Biliyorum. Ve partini iptal etmek zorunda kaldığımız için de çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أعلم، وأنا آسفة للغاية كان علينا إلغاء حفلتُكَ. |
Sayın Başkan... Basın toplantısını iptal etmek için henüz geç değil. | Open Subtitles | سيدي الرئيس لم يفتْ الأوان على إلغاء المؤتمر الصحفي |
Kurucular günü partisini iptal etmek istemiyor. | Open Subtitles | مما يعنى أنّه لا يودّ إلغاء حفلة إنطلاقة المؤسسين. |
Şey, bu hastalığı kaptım ve seninle buluşmamızı iptal etmek istemedim. | Open Subtitles | الأمر فقط أنني أصبت ببرد شديد و لم أرد إلغاء الموعد معكَ |
Eğer bu düğünü gerçekten iptal etmek istiyorsan beni o kilisede tek başıma bırakman gerekecek. | Open Subtitles | وإن تريدين حقاً إلغاء الزفاف، فسيعيّن عليكِ أن تتركيني وحيداً عند مذبح. |
Bunu bana bizzat kendisi geçen Cuma, yemek randevumuzu iptal etmek için aradığında söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني بذلك الجمعة الماضية عندما هاتفتني لإلغاء العَشاء |
Çok üzgünüm ama bu geceki randevuyu iptal etmek zorundayım. | Open Subtitles | أشعر بالسوء الشديد، سأظطر لإلغاء موعدنا الليلة. |
Çok üzgünüm ama , bugünkü buluşmamızı iptal etmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | أنا آسفة، لكني سوف أضطر لإلغاء موعدنا هذا المساء |
Yemeğe dışarı çıkacağız. Siparişi iptal etmek istiyorum. | Open Subtitles | قررنا أن نتغذى بالخارج أود أن ألغي طلبنا |
Evet Kinsy nin iptal etmek zorunda kaldığını duydum. | Open Subtitles | أجل، لقد سمعت أن كينزي اضطرت أن تلغي ميعادها |
Dükkânda da çok iş vardı. Zaten ben iptal etmek zorunda kalacaktım. | Open Subtitles | إننا مشغولون جداً في الورشه , وكنت سأضطر للإلغاء على أي حال. |
Gösteriyi iptal etmek ve herkese parasını iade etmek zorundayız. | Open Subtitles | الآن يجب أن نلغي المسرحية ونعيد للرعاة أموالهم |
Selam, üzgünüm ama düğün bütçemiz değişti bu yüzden buzdan öpüşen kuğular heykelini iptal etmek zorundayız. | Open Subtitles | مرحبا ، أنا آسفة لكن ميزانية زواجي تغيرت و سألغي تمثال الجليد المنحوت للبجعتين اللتــان تقبلان بعضهما |
Sipariş verdiğim düğün pastasını iptal etmek istiyorum. | Open Subtitles | و أريد أن أقوم بإلغاء كعكة العرس الذي طلبتها سابقاً |
Bir işi çıktığı için yemeği iptal etmek zorunda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أن أمراً ما قد طرأ وأنها مضطرة لالغاء موعد العشاء. |
Yapabileceğimiz tek şey var. Görevi iptal etmek. | Open Subtitles | هناك شئ واحد فقط يمكننا فعله الغاء المهمه |
Bayrak diktikten sonra yemek iptal etmek Çok farklı olacak. | Open Subtitles | وقْع الإلغاء مختلف جملة وتفصيلا بعد الغرس |
Aslında Ryan son dakikada iptal etmek zorunda kaldı ve gelmiyor. | Open Subtitles | في الحقيقة رايان كان عليه ان يلغي في اخر لحظة لذلك هو لن يأتي |
-Yardım edebilir miyim? Bu banka hesabını dondurmak bütün çek ve kredileri iptal etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد تجميد هذا الحساب البنكي، وإلغاء الشيكات والعمليات المصرفية |
Arayıp seansı iptal etmek istedim, ama... | Open Subtitles | أردت أن ألغيها - الجلسة - لكن |
Ben aslında randevumuzu iptal etmek için gelmiştim. | Open Subtitles | ولكن في الواقع أنا اتيت لكي ألغي الموعد |