İpuçlarını gördüğünüzde, incelemek ve bilmeceyi çözmek için videoyu durdurun. | TED | أوقف الفيديو على هذا المشهد لتدرس الأدلة ولتحل الأحجية. |
Yani, lanet olası tüm ipuçlarını inceledik. | Open Subtitles | من لم يعمل بالفعل عليها ؟ أعني، تابعنا كل الأدلة الملعونة. |
Curiosity gibi gezginlerimiz, Mars'ın yüzeyini tarayıp, bildiğimiz hayat ipuçlarını ve kökenlerini arıyor. | TED | عرباتنا المتجولة مثل كيوريوسيتي روفر تمسح سطح المريخ، تحفر بحثًا عن أدلة لأصول الحياة كما نعرفها. |
Parçalı, geçici görüntüleri bir araya getiriyordum, bilinçli olarak ipuçlarını inceliyor, hiçbir şey görmeyene dek, dağınık dürbünün içerisinde bir mantık arıyordum. | TED | جمعت صورا مبعثرة ، صورا عابرة، حللت الدلائل بوعي بحثت عن بعض المنطق في مشهدي المتداعي حتى لم أعد أرى شيئا أبداً. |
Bana Sirenliler hakkındaki bu eski hikayenin ipuçlarını bıraktı hep. | Open Subtitles | ترك لي كلّ تلك الأدلّة المشيرة لقصّة قديمة عن الحوريات. |
...ve o polisle dalga geçiyor, tamam mı? Bir sonraki kurbanıyla ilgili ipuçlarını polise yolluyor. | Open Subtitles | كان يسخر منه كان يرسل له القرائن عمن ستكون ضحيته التالية |
Polis ve sigorta şirketi için bırakmamız gereken ipuçlarını da unutma. | Open Subtitles | لا تنسى الخيوط التى سنتركها للشرطة وشركة التأمين |
Ya doğrudur söyleyeceğim ya da şu kafam bulamaz oldu ipuçlarını eskisi gibi. | Open Subtitles | واكبر اعتقدي.. والا لاتهمت عقلي هذا بانه لم يعد قادرا على تتبع خيوط السياسة بنفس دقة التى كانت له من قبل |
Lauren kayıp. Sana anahtar verip ipuçlarını temizlemeye mi yolladı? | Open Subtitles | لورين مفقودة ، لقد أعطتك مفتاحا و أرسلتك هنا لأخفاء الأدلة المتبقية |
Elimizdeki ipuçlarını değerlendiriyoruz. Doğru iz üstünde olduğumuza eminiz. | Open Subtitles | لقد كنا نتبع الكثير من الأدلة ونحن واثقون أننا على المسار الصحيح |
Oyun tahtası üzerinde odadan odaya gidip, ipuçlarını toplamalısın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تأخذ دورك باللعب وتجمع الأدلة من غرفة إلى غرفة بلوح اللعب |
Ben de senin Kira olmadığına sevindim, ama bununla birlikte.... ...tüm ipuçlarını da yitirdim. | Open Subtitles | أنا سعيد أيضاً لأنك لا تبدو أن تكون كيرا و لكن في الوقت نفسه خسرت أنا كل الأدلة |
İpuçlarını kendine postalayarak kötü adamları yener. | Open Subtitles | ويفوز على الأشرار عن طريق إرسال أدلة إلى نفسه بالبريد. |
- Peki ya nerede olduğunu? Var gücümüzle uğraşıyoruz efendim. Elimizdeki ipuçlarını birleştirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعمل بجد هنا يا سيدي لكي نجمع أية أدلة جديدة |
Elinizde olabilecek tüm delilleri, tanıkları ve ipuçlarını istiyoruz. | Open Subtitles | نرغب بالحصول علي أية أدلة أو شهود تمتلكينهم |
Ama Scotland Yard da aynı ipuçlarını görmedi mi? | Open Subtitles | ولكن, ألم ترى اسكوتلانديارد نفس هذه الدلائل ؟ |
Gerçek ipuçlarını üst katlarda gerçek odaları olan insanlara vermen gerekiyor sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان من المفترض بك أن تمرري الدلائل لشخص مركز عمله فوق الأرض |
Bir çift elin daha değmesi ipuçlarını bozabilir. | Open Subtitles | حسناً، أتفهم الأمر لكن هناك مجموعة أخرى من الأيادي لوثت الأدلّة |
Polis ipuçlarını inceliyor... ve soyguncuların yakalanacağından emin. | Open Subtitles | والشرطة تتحرّى الأدلّة و اثقون من أنه سيتم القبض على الجناة. |
YarasaAdam ve ben bazı ipuçlarını izleyeceğiz ancak yeterli olup olmayacağını bilmiyorum. | Open Subtitles | باتمان وانا سوف نبحث عن القرائن اخرى ولكن أعتقد أن هذا هو ما يكفي |
Havadaki füze için, önceki ipuçlarını izlememiz gerekiyor | Open Subtitles | بوجود هذا الصاروخ في الجو لابد أن نتتبع الخيوط الرئيسية فقط. |
Başka ipuçlarını kovalamak için izleme ekibimi geri çektiler. | Open Subtitles | لذا قاموا بسحب فرق المراقبة لتتبع خيوط أخرى. |
İpuçlarını analiz ediyordum, stratejiler icat ediyordum, diğerlerinin bir adım önündeydim. | Open Subtitles | أحلل الأدله ,أضع الخطط أحاول أن أتفوق بخطوه أو جتى بخطوتين على الرجال الاخرين |
Mason'ın ipuçlarını FBI ile paylaşma gibi bir niyeti yok. | Open Subtitles | كيسون) ليست لدية أدنى نية في) مشاركة أدلته مع المباحث الفيدرالية |
Kayda değer yeteneklerimle kelimelerden olası ipuçlarını kazıyıp çıkarmam istendi. | Open Subtitles | لقد طلب مني أن أستخدم مهاراتي المعتبرة لأحلل الكلمات من أجل تلميحات ممكنة |
- Eve gitti, elindeki ipuçlarını kontrol ediyor. | Open Subtitles | هو بحاجة لبعض الوقت بعيداً عن هنا، لذا أرسلته إلى المنزل للتحقق من خيوطه. |
Bazen sosyal ipuçlarını kaçırıyordum. | Open Subtitles | أحياناً لدي مشكلة في فهم الدلالات الإجتماعية |
İpuçlarını yok ederiz. | Open Subtitles | - يُروّلُ، سعال... - يَجْعلُ الدليلَ يَختفي. |