İki buçuk sene boyunca, mahkeme salonlarında masumiyetimi ispatlamak için savaştım. | TED | وخلال عامين ونصف، من الوجود داخل وخارج المحاكم، ساعية لإثبات براءتي. |
İşimi iyi yaptığımı ispatlamak için ilk sayfa fotolarına ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى باقة صور الصفحة الأولى لإثبات أعمل شغلي. |
Bunu size ispatlamak için bir röntgen filmi sunmalı mıyım? | Open Subtitles | هل عليّ أن أقدم صورة بآشعة إكس لأثبت ذلك ؟ |
Umarım değerli biri olduğumu ispatlamak için bir katille sevişmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | هناك فرق كبير بينهما أتمنى أن لاأصبح مجرم لأثبت لكِ أننى أصلح |
Size ölüm sebebinin küt ve ağır bir aletle vurulması sonucu gerçekleştiğini ispatlamak için otopsi raporunu da sunacağız. | Open Subtitles | الشهادة الطبية سوف تقدم لتثبت أن الوفاة قد حدثت نتيجة ضربة بأداة ثقيلة غير حادة |
Birçok kız Laura gibi gizlice bırakır kontrolün kendilerinde olduğunu ispatlamak için. | Open Subtitles | الكثير من البنات في سنها يتوقفون خفية لاثبات انهم يتحكمون في الموقف |
Durumun ciddiyetini ispatlamak için bölümde ölen kişi benim. | Open Subtitles | ولكنى مُضحى أنا الشخص الذى يموت فى الحلقات ليثبت أن الموضع خطر. يجب أن أخرج من هنا |
Voliyi vuracağımız yatırım için teminatı olduğunu ispatlamak için. | Open Subtitles | للإثبات أنّ لديه ضمانات للإستثمار في صندوقي الإستثماري |
Yalnız bir şartım var. Değersiz bilginliğinizi ispatlamak için, kütüphanemizin bilgi dağarcığına katkıda bulunmalısınız. | Open Subtitles | لإثبات شخصيتكم كدارسين ، فيجب أن تتبرعوا بمعرفة مهمة |
Eski insanlar varlıklarını ispatlamak için mağaralara resimlerini bırakmış. | Open Subtitles | الإنسان القديم رسومات الكهوف اليسرى لإثبات وجدت. |
Bence bunu ispatlamak için sana motor yağı ve yaradan fazlası gerek. | Open Subtitles | أعتقد بأننا سنجد أكثر من زيت المحركات لإثبات ذلك |
Değersiz bilginliğinizi ispatlamak için, kütüphanemizin bilgi dağarcığına katkıda bulunmalısınız. | Open Subtitles | لإثبات شخصيتكم كدارسين ، فيجب أن تتبرعوا بمعرفة مهمة |
Umarım değerli biri olduğumu ispatlamak için bir katille sevişmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | أتمنى أن لاأصبح مجرم لأثبت لكِ أننى أصلح |
Pulmoner skleroderma olduğunu ispatlamak için biraz propofola ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | أحتاج بعض الـ"بروبوفول" لأثبت له أنّه مصابٌ بتصلّب الجلد الرئوي |
Ve yine de, masumiyetimi ispatlamak için bütün bunları kurgulayıp kurgulamadığımı düşünüyorsun. | Open Subtitles | ورغم ذلك لا تزالين تتسائلين إن ما كنت قد أعددت الأمر كله فقط لأثبت برائتي |
Onun kiraladığını ispatlamak için bana saldıran adamın izini sürmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أجد الرجل الذي هاجمني لأثبت أنها كلفته بذلك |
Bu davayı, ne kadar büyük bir avukat olduğunu ispatlamak için... aldığını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك توليت هذه القضية لتثبت كم أنت محامي كبير |
suçlananlardan biri, Mary Easty masum olduğunu ispatlamak için kiliseye koşmuş. | Open Subtitles | أحد المتهمات, ماري إيستي ركضت للكنيسة لتثبت براءتها |
Denemeler kişinin kendine ait bir tez bulmasını ve bu tezi ispatlamak için kanıtlara dayalı bir sav öne sürmesini gerektirir. | TED | ان كتابة المقال تستلزم كتابة فرضيات واطروحات الفرد الشخصية، ثم القيام بتجارب قائمة على الدلائل لاثبات تلك الفرضيات. |
İzleyiciler o kadar şaşırmıştı ki Tesla, içeride kimsenin olmadığını ispatlamak için kapağı kaldırmak zorunda kalmıştı. | Open Subtitles | كان الحضور مبهورين اضطر تيسلا لإزاله الغصاء ليثبت انه لا يوجد احد بالداخل |
- Bunu ispatlamak için fazlası gerek. | Open Subtitles | حسناً، نحتاج المزيد للإثبات ذلك. |
Bunu ispatlamak için üstünde McCall'un kanı olan tornavidayı bulmamız lazım, değil mi? | Open Subtitles | سنحتاج المفك ودم ماكول عليه لنثبت ذلك الان,اليس كذلك؟ |
Haklı olduğumu ispatlamak için senin atomlarına ayrıldığını görmemize gerek yok. | Open Subtitles | نحن لانحتاج حقا لرؤية تبعثر ذراتك لأثبات وجهة نظري |
Bazılarınızın hatırlayacağı gibi, 80'lerin ortasında Boston'da canlanan ayı Ted, insan olduğunu ispatlamak için mahkemede. | Open Subtitles | (تيد) الدب الذي ربما بعضكم يتذكره) عاد إلى الحياة في أوائل الثمانينيات هنا في (بوسطن) رفعَ دعوى قضائية ليثبتَ إنهُ بالفعل شخص... |