İspanyolca ve Hukuk biliyordum ve iyi şeyler yapmak istiyordum. | Open Subtitles | كنت أجيد الإسبانية والقانون وكنت أود فعل الخير |
İyi şeyler yapmak için uğraşamazsın! | Open Subtitles | ينتهي أمرهم ولا يتسنى لهم أن يجوبوا الأرض محاولين فعل الخير. |
Bitti, gitti! İyi şeyler yapmak için uğraşamazsın! | Open Subtitles | ينتهي أمرهم ولا يتسنى لهم أن يجوبوا الأرض محاولين فعل الخير. |
Bu, iyi şeyler yapmak için kötü şeyler adamdır. | Open Subtitles | ذلك هو الرجل الذي على استعداد للقيام بالسيء لفعل الخير. |
Bu güçler kötü değil Emma. Güçlerini dünyada iyi şeyler yapmak için kullanmayı öğreneceksin. | Open Subtitles | ليس هناك قوى سيئة يا (إيما) ستتعلمين استعمال قدرتكِ لفعل الخير للعالم |
Çünkü iyi şeyler yapmak iyi hissettirir. | Open Subtitles | لإن فعل الخير يُشعركم بشعور جيد |
İyi şeyler yapmak için yeteneğim var. | Open Subtitles | إنني قادر على فعل الخير |
- İyi şeyler yapmak istiyorum! | Open Subtitles | أردتُ فعل الخير. |
Toprak Krallığı'nın her köşesine tam teçhizat giderek, insanları Kuvira'ya boyun eğmeye zorlamaya "iyi şeyler yapmak" der miydim bilemiyorum. | Open Subtitles | , لا أعرف إذا أن أسمي الزحف على كل أنحاء مملكة الأرض " وإجبار الناس على الإنحناء لـ(كوفيرا) , هو " فعل الخير |