| Ve şu an, senin o aptalca espirilerin için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | والآن ليس وقتاً مناسباً لاحدى تعليقاتك الذكيّة |
| Duygular için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | إنه ليس الوقت المناسب للمشاعر و الاحاسيس |
| Tatlım, şu an iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | عزيزتى, الوقت غير مناسب الآن. بمجرد أن يكون لدىّ وقت فراغ سأنزل لكِ, اتفقنا؟ |
| Birkaç hafta oldu. Toplantıları kaçırmak için iyi bir zaman değil Joe. | Open Subtitles | انه ليس وقت مناسب كيف تفوت عنك الاجتماعات يا جو |
| Moralinin bozuk olduğunu biliyorum ve muhtemelen nutuk atmak için iyi bir zaman değil ama bir alkoliğe bir şişe votka vermek hangi mantığa göre doğru olabilir? | Open Subtitles | حسنا اعلم بانك محبط وهذا ليس بالوقت المناسب لمحاضراتي |
| İyi bir zaman değil, gitmem lazım... bir yere. | Open Subtitles | الآن ليس وقتاً جيداً عليّ الذهاب إلى.. شيء |
| Önemli bir görüşmedeyim, şuan konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أنا في مقابلة الآن، لذا هذا ليس وقتاً مناسباً للتحدث |
| - İnan ya da inanma, iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | ،مرحباً، صدق أو لا تصدق .هذا ليس وقتاً مناسباً |
| Çok düşüncelisiniz, ama şu an iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | هذا تفكير جيد منك لكنه ليس وقتاً مناسباً |
| Baban işinden dolayı çok üzgün, Soru sormak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | والدك غاضب بسبب عمله وهذا ليس الوقت المناسب لمناقشته |
| Şu an benim için iyi bir zaman değil sadece. | Open Subtitles | انها مجرد ليس الوقت المناسب بالنسبة لي الآن. |
| Onun yanına gitmek için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | الآن ليس الوقت المناسب كي أذهب اليه، لأني |
| Bunun için iyi bir zaman değil... Yarın gitsem olur mu? Hayır, hayır. | Open Subtitles | الوقت غير مناسب الآن هل بامكاني أن اذهب غداَ؟ |
| Tanrı'nın tek oğlu, onun günahları için öldü ama "iyi bir zaman değil" demek. | Open Subtitles | إبن الرب الأوحد الذي مات جراء خطاياه ولكن الوقت غير مناسب |
| Üzerinize alınmayın ama ofiste gezmek için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | لا إهانة، ولكن الآن ليس وقت مناسب لتتجول بالمكتب |
| Git. İyi bir zaman değil. | Open Subtitles | ابتعد من هنا هذا ليس وقت مناسب |
| evet, şimdi çok iyi bir zaman değil, çünkü başımda çok iş var. | Open Subtitles | نعم، الآن ليس بالوقت المناسب لأنه لدي الكثير على عاتقي |
| Evet, şey... Teşekkür ederim ama pek iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أجل، حسناً، شكراً لك، لكن هذا حقاً ليس وقتاً جيداً |
| Şu an iyi bir zaman değil. Altıma kaçırmak üzereyim. | Open Subtitles | ليس الوقت مناسباً أنا على وشك الدخول للحمام |
| Merhaba, evet, evet, bu gerçekten iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | نعم, هذا هذا حقا ليس وقتا جيدا |
| Aa, aslında pek de iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أتعلم، إنّ الوقت ليس مناسباً الآن، حسناً؟ |
| Bak, biliyorum bu iyi bir zaman değil, ama sana birşey sormam gerek. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس وقتا مناسبا لكن لابد أن أسالكِ عن شىء ما |
| Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
| Aa, şimdi konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | حسنا .. الآن ليس وقتا طيبا للكلام. |
| Belki de bu iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | إذاً ربما هذا ليس وقتاً ملائماً |
| Millet, bu bunun için hiç de iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | يارفاق هذا ليس وقتًا مناسبًا للقيام بهذا، فكما سمع الكثير منكم |
| Birisinin kafasını kaybetmesi için hiç de iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | ليس بالوقت الجيد لفقدان رئس احدهم |