Kendimi iyi hissetmek istiyorum, ve sana iyi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أشعر بالتحسن لأجلي وأريد أن أبدو جيداً لأجلك |
Birazdan kız arkadaşımla buluşacağım bu yüzden iyi görünmek istiyorum? | Open Subtitles | سأقابل فتاتي هنا وأريد أن أبدو وسيماً, كما تعلم؟ |
Nedime olacaksam en azından iyi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | إذا كان لدي ليكون وصيفه الشرف، أود أن ما لا يقل عن أحب أن تبدو جيدة. |
Eğer Castro'nun bildiği iki şey varsa bunlar yeşiller içinde iyi görünmek ve eğitimli doktorlardır. | Open Subtitles | و إن كان يعلم شيئين فهو أن يبدو جيدا بالأخضر و يدرب الأطباء |
Myca mücevher gibi, yani sen de iyi görünmek istersin. | Open Subtitles | علاوة على ذلك، في Myca مثل قطعة الدايم، حتى كنت ستعمل تريد أن تبدو أفضل ما لديكم. |
Evet, İyi görünmek istiyorum, 'iyi kalpli' olmak istiyorum.İyi,iyi,iyi. | Open Subtitles | نعم ، أرغب أن أبدو جيدة أريد أن أصبح جيدة |
Ama bu iyi görünmek ve iyi hissetmek... arasındaki fark gibi. | Open Subtitles | لكن هذا مثل الاختلاف بين أن تبدو جيداً و أن تشعر أنك جيد |
İyi görünmek istiyorsan özellikle işe geri döneceğinde. | Open Subtitles | يجب أن تكونى فى منظر حسن عندما تعودى للعمل |
Erkekler bacak arama girdiklerinde onlara iyi görünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب أن ألق نظرة فاحصة على الرجال عندما أكون بين أرجلهم. للعب قليلاً مع ديكهم, ... |
..."Beyaz bir adam, önce kazanmak, sonra iyi görünmek ister. | Open Subtitles | الرجل الابيض يريد الفوز وبعدها ان يبدو بصورة جيدة |
Bir kravat. Yarinki düğün için iyi görünmek isterim. | Open Subtitles | ربطة عنق, أريد أن أبدو جيداً في حفل الزواج غداً |
Öleceksem... iyi görünmek isterim. | Open Subtitles | إذا كنت سأموت فأريد أن أبدو جيداً حينها |
Gerçekten de iyi görünmek istiyordum. | Open Subtitles | أردت أن أبدو وسيماً |
iyi görünmek için. | Open Subtitles | و هي تجعلني أبدو وسيماً |
Kimmie her zaman kendi iyi görünmek için benim kötü görünmemi sağlamaya çalışmıştır. | Open Subtitles | كيمي دائما تستمد قوتها من جعلي سيئة.. حتى تبدو جيدة |
Sadece iyi görünmek zorundasın. | Open Subtitles | عليك فقط أن تجعل الأمور تبدو جيدة |
Eğer Castro'nun bildiği iki şey varsa bunlar yeşiller içinde iyi görünmek ve eğitimli doktorlardır. | Open Subtitles | و إن كان يعلم شيئين فهو أن يبدو جيدا بالأخضر و يدرب الأطباء |
Evet, diğerlerinin önünde iyi görünmek zorundaydım. | Open Subtitles | نعم ، كان هذا لجعل الامر يبدو جيدا أمام الآخرين |
Daha iyi görünmek istiyor. | Open Subtitles | واضاف \"انه يريد أن تبدو أفضل. |
Senin için tekrar iyi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أبدو جيدة لك |
İyi görünmek istemek kaprisli olmak değildir. | Open Subtitles | ليس حباً للصيانة عندما تريد أن تبدو جيداً. |
İyi görünmek istiyorsan özellikle işe geri döneceğinde. | Open Subtitles | يجب أن تكونى فى منظر حسن عندما تعودى للعمل |
- Sadece iyi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | -أريد إلقاء نظرة فاحصة |
..."Beyaz bir adam, önce kazanmak, sonra iyi görünmek ister. | Open Subtitles | الرجل الابيض يريد الفوز وبعدها ان يبدو بصورة جيدة |
Ve iyi hayatın aslında iyi görünmek olduğunu düşünüyoruz. bu herşeyden daha önemlidir -- iyi görünmek, iyi hissetmek ve iyi şeylere sahip olmak. | TED | ونحن نعتقد أن الحياة الجيدة تعني في الواقع أن نبدو جيدين. ذلك أهم من كل شئ-- أن نبدو جيدين، أن نشعر بأننا بخير وأن نحصل على كل الطيبات. |
Yani CBGB artık sadece Paris Hilton'un iyi görünmek istediğinde giydiği bir tişört. | Open Subtitles | والآن سي بي جي بي ما هو الا معلم لـ باريس هيلتون ليعلمها كيف تبدو جميله |
İyi görünmek sizin yeteneğiniz bir parçası. | Open Subtitles | لذا ان تكوني جميلة هو جزء من الموهبه |