Evde bazı meseleler varda, bu genelde iyi hissetmemi sağlar. | Open Subtitles | لدىّ بعض المشاكل فى البيت وهو يجعلنى عادةً أشعر بتحسن |
Annem ise "Şimdi ormanda Uyuyan Güzel gibi oldun." diyerek kendimi iyi hissetmemi sağlamaya çalıştı. | Open Subtitles | حاولت والدتى أن تجعلنى أشعر بتحسن بقولها, الان انت الجميلة النائمة فى الغابة |
Biraz konuşmak kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. | Open Subtitles | تعرفين، فقط التحدث حول هذا يجعلني أشعر أفضل بكثير |
Ama mesele, kendimi iyi hissetmemi istemendi ve ben de iyi hissediyorum. | Open Subtitles | لكن ما أقصده أنك أردتني أن أشعر بالتحسن من شكلي ، وأنا كذلك |
Genelde iyi hissetmemi sağlar. En azından kısa bir süreliğine. | Open Subtitles | عادة يجعلني اشعر بتحسن علي الاقل لبعض الوقت. |
Tadı gerçekten kötü ama daha iyi hissetmemi sağlayacak. | Open Subtitles | دعوني أحزر مذاقه سيء للغاية، لكنّه سيجعلني أشعر بالتحسّن |
Hem kendim hem evliliğimiz hakkında iyi hissetmemi sağlıyor. | Open Subtitles | إنّه يجعلني أشعر بالرضا تجاه نفسي وتجاهنا |
Söyleyeceğin hiçbir şey iyi hissetmemi sağlayamaz. Seni neyin iyi hissettireceğini biliyorum. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيء تقوله يمكن أن يجعلني أشعر بحال أفضل |
Bir işe yaramasa bile kendimi iyi hissetmemi sağladı. | Open Subtitles | حتى لو لم يكن يستطيع فعل شي هو يجعلني أشعر بشعور أفضل |
Kendimi iyi hissetmemi sağladın. | Open Subtitles | تجعليني أشعر بشعور جيد تجاه نفسي |
Daha iyi hissetmemi istedin. Bunu sen söyledin. | Open Subtitles | لقد كنتَ تريدني أن أشعر بتحسن أنت أخبرتني بهذا |
Kendimi iyi hissetmemi sağlayan tek şey bu. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي يجعلني أشعر بتحسن تجاه نفسي |
Ama eğer daha iyi hissetmemi istiyorsan, bana dokunmanı isteyeceğim. | Open Subtitles | لكن إن جعلتيني أشعر بتحسن سأريد أن المسكِ |
O zamanlar kendimi iyi hissetmemi sağladı ondan beridir de takılıyoruz işte. | Open Subtitles | لقد جعلتني أشعر بتحسن أنذاك, ونحن نتسكع مع بعض مذاك الوقت |
Beni yüreklendirip iyi hissetmemi sağlaması gerekiyordu. | Open Subtitles | يُفترض بها أن تشجعني، وتجعلني أشعر بتحسن. |
Ama kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını pek zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد ان هذا سوف يجعلني أشعر أفضل , على الرغم من ذلك |
Eğer elemanların bana sırt çevirmesinden dolayı kendimi iyi hissetmemi sağlamaya çabalayacaksan, çok tatlısın ama deneme bile. | Open Subtitles | إذا, تحاول أن تجعلني أشعر أفضل حيال الأمر.. عندما إنقلب الجميعُ عليّ, هذا لطفٌ منكَ, ولكن إنسى الأمر. |
Bunu itiraf etmen kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. | Open Subtitles | ذلك يجعلني أشعر بالتحسن, أستطيع الأعتراف بهذا |
Sanırım kendimi daha iyi hissetmemi istiyor. | Open Subtitles | أعتقد بانه يريدني أن اشعر بتحسن |
Tadı gerçekten kötü ama daha iyi hissetmemi sağlayacak. | Open Subtitles | مذاقه سيء للغاية، لكنّه سيجعلني أشعر بالتحسّن |
Kendimi iyi hissetmemi sağlayan tek şey oydu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي جعلني أشعر بالرضا عن نفسي. |
Hiçbir sey yeterli olamazdi ama yaptigim sey daha iyi hissetmemi sagladi. | Open Subtitles | ولن يكون هناك شيء كافٍ. ولكن فعل ما أفعله يجعلني أشعر بحال أفضل. |
Kendimi biraz daha iyi hissetmemi sağladı. | Open Subtitles | هذا يجعلني أشعر بشعور أفضل قليلاً |
Gülme, gülme. İyi hissetmemi sağlıyor. | Open Subtitles | لا تضحك هذا يجعلني أشعر بشعور جيد |
Kendimi iyi hissetmemi sağladı, tamam mı? | Open Subtitles | لقد أراحني ذلك، حسناً؟ |
Açıkça söylemek gerekirse, kendimi daha iyi hissetmemi sağlayan ne biliyor musun? | Open Subtitles | بالرغم من ذلك أتعلم مالذي يجعلني أشعر بتحسّن لو صدقتك ؟ |
Paramı kaybetme duygusu kadar kötü. Bu, kendimi daha iyi hissetmemi sağlar. | Open Subtitles | سيء كما أشعر بفقداني أموالي هذا يجعلني أشعر بشكل أفضل |
Bebeğim beni sever. Kendimi iyi hissetmemi sağlar. | Open Subtitles | حبيبتي تحبني ، و تجعلني دائماً أشعر جيداً |
Sen... ve senin ailen... hayatta... iyi hissetmemi sağlayan insanların bir bölümüsünüz. | Open Subtitles | أنتِ وعائلتك هم الناس الذين أشعر معهم بالسعادة |
Dışarıda, evinin kaldırımında oturmak hayal edebileceğim tüm yerlerden çok daha iyi hissetmemi sağlıyor. | Open Subtitles | اشعر بارتياح عندما اجلس خارج شقتك عن اي مكان آخر يمكن ان افكر به او اتخيله |