Teğmen bu savaştaki şimdiki görevin bir an önce iyileşmek. | Open Subtitles | حضرة الملازم؟ إن مهمتكِ الأن في هذه المعركة هي الشفاء |
İyileşmek, acıyı kabullenip onunla barışmak hakkında. | TED | الشفاء هو الاعتراف بالألم وصنع السلام معه. |
Ama tek ihtiyacım bir silah ve iyileşmek için biraz zamandı. | Open Subtitles | ولكن كل ما احتجته هو سلاح وبعض الوقت للشفاء. |
Ama FBI adamının ruhunun iyileşmek istememesinden korkuyorum, ...ruhu ölmüş olan babasının ruhuna katılmış ve yaşayan dünyaya geri dönmek istemiyor olabilir. | Open Subtitles | لكن خوفي بأن تكون روح رجل الأف.بي.آي لاتريد ان تشفى. وأنه يرغب بالأتحاق إلى والده ولم يرغب بالعوده الى عالم الأحياء |
İyileşmek istiyordu. İşlerin yolunda gitmediğini biliyordu. | Open Subtitles | ارادت فقط ان تتحسن كانت تعلمان الامور لم تكن على مايرام |
Ama Sherlock'un eğer gerçekten iyileşmek istiyorsa, başka çıkması gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | لكن هناك اشياء يجب على شيرلوك التعامل معها ان كان حقا يريد التحسن |
İyileşmek için elimden geleni yapacağım, kızım için. | Open Subtitles | سأبذل أقصى جهدى سأحاول أن أتحسن من أجلها |
Bazı hastalıkları olan ve iyileşmek istemeyen bir kişi gibiydim. | Open Subtitles | كنت كشخص مريض بأحد الأمراض التى لا يرغب فى الشفاء منه |
Şimdi seni biri görse, iyileşmek istemediğini düşünür. | Open Subtitles | والآن، الجميع سيعتقد أنك لا ترغبي في الشفاء |
Tam da iyileşmek üzere olan babası... ..ölümün soğuk pençesini... ..üzerinde hissettiği için-- | Open Subtitles | عندما كان والدها على وشك الشفاء فجأة جائت له اليد الباردة للموت |
Elim, parmağımda yüzük varken iyileşmek zorunda. | Open Subtitles | يدي ممكن تنال الفرصة للشفاء وهذا الخاتم في اصبعي |
Şu anda, iyileşmek için zamana ve duygusal destek için etrafında sizin gibi arkadaşlara ihtiyacı var. | Open Subtitles | حالياً، يلزمها الوقت للشفاء والمساندة العاطفية بيئة مألوفة، أصدقاء مثلكما |
Kanadı kırıldı. İyileşmek için şansa ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | أن جناحها مكسور, وهيّ بحاجة الى فرصة للشفاء |
Üzgünüm, iyileşmek için buna ihtiyacım var, ki işe dönebileyim. | Open Subtitles | أنا آسف ، لا بد ان تشفى الاصابة لأعود للعمل مجددا |
Bakın, Dr. Masters, ben iyileşmek istiyorum. | Open Subtitles | اسمع يا دكتور ماسترز، أريد أنْ تتحسن حالتي. |
Eğer gerçekten iyileşmek istiyorsan daha radikal bir şey yapmak zorundayız. | Open Subtitles | انظري لو أنت تريدين التحسن حقاا علينا ان فعل شيئ قاسي |
İyileşmek istiyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | أريد أن أتحسن كما تعلمين؟ |
Doktor, tek ihtiyacının iyileşmek için bir kaç gün burada kalmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال الطبيب أنَ كل ما تحتاجه هو بضعة أيام هنا للتعافي من الجراحة |
İyileşmek için kendine biraz daha zaman tanımalısın. | Open Subtitles | عليك أن تمنح لنفسك المزيد من الوقت لكي تتعافى |
Çünkü o da senin gibi sadece iyileşmek istiyor. | Open Subtitles | لانه ايضاً مثلك , يريد ان يتحسن ويكون افضل |
İyileşmek isteyen herkese yardım edebiliriz. | Open Subtitles | اعتقد انه يمكننا مساعدة اي شخص يريد ان يتعافى من المخدرات |
Tamam.Anlıyorum. İyileşmek ve toparlanman için biraz zamana ihtiyacın var gibi. | Open Subtitles | حسناً أتفهم موقفك يبدو أنكِ في حاجة أن تهدأي لمدة و تشفي |
Bana hasta olduğunuz ve iyileşmek için gelirsiniz başka bir sebeple değil. | Open Subtitles | جئتِ إلي كي تتحسني لأنكِ مريضة ولا أسباب أخرى |
Tam olarak iyileşmek sekiz yılımı aldı. | TED | لقد استغرق الأمر مني ثمان سنوات لكي أشفى تماماً |
Bir sorunum olduğunun farkındayım ve iyileşmek istiyorum. | Open Subtitles | كما أني أدرك أنه لدي مشاكل و أريد أن اتحسن كذلك |
Aklımıza girerek iyileşmek için aslında yapmamız gerekenin tamamen tersini yaptırması gerçekten kayda değer. | TED | والراحة التي يجعلُ بها عقولنا تقوم تمامًا بما هو عكس ما نحتاجُ إليه من أجل التعافي هو أمرٌ جديرٌ بالذكر. |