Ailelerinin de olaya müdahil olmamıza izin vermeye niyetleri yok. | Open Subtitles | وأسرهم لا نية لديهم بالسماح لنا بالخوض في شئونهم الخاصة |
Albayı bir kerelik görmenize izin vermeye karar verdim. | Open Subtitles | لقد قررت بالسماح لك بزيارة واحدة لكولونيلك |
O kadar basit değil. Müdürümü, bana uzun bir izin vermeye ikna etmeliyim. | Open Subtitles | ما زال عليّ إقناع مديري بالسماح لي بالإنصراف مبكراً |
Ancak karımın, insanların önüne yarı çıplak bir .gösteri köpeği gibi çıkmamın utancını yaşamasına izin vermeye hazır değilim! | Open Subtitles | و لكني لست مستعد بالسماح لها بأن تعاني حرج رؤيتي أتباهي أمام العامة ككلب مؤدي نصف عاري |
Konuşabilirdi, olmadı annesini konuşmasına izin vermeye ikna edebilirdi. | Open Subtitles | لكان تكلّم أو لكان أقنع والدته بالسماح له بالكلام |
Mahkeme davanın gerçeklerini hiç gözlemlemeden bu tarz duygusal bir karara izin vermeye meyilli değildir. | Open Subtitles | المحكمة لا تميل بالسماح لك بعمل ذلك القرار الإنفعالي دون النّظر أوّلاً في الوقائع |
Los Pepes'in kirli işlerini yapmasına izin vermeye devam ederse, ki bu iş onun sorumluluğunda... | Open Subtitles | إن استمر بالسماح لجماعة لوس بيبس بالقيام بالأعمال القذرة و التي هي من مسؤوليته .. |
Bu kez bitirmeme izin vermeye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك بالسماح لي بانهائها هذه المرة؟ |
Eğer onları hayallerimize götürmeye izin vermeye başlarsak... | Open Subtitles | إذا بدأنا بالسماح لهم بـأخذنا ...على رحلات التصور |