| İkinizin şehri terk edeceğini ve Jasper'ın bulaştığı işin ilgimi çekeceğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنكما سترحلان عن المدينة كنت أرغب أن أعلم ماذا سيفعل جاسبر |
| Jasper bizim son vejetaryenimiz. Onun için biraz zor bir durum. | Open Subtitles | عذراً , جاسبر حديث عهد كنباتي , الأمر أصعب قليلاً عليه |
| Jasper dan uyuşturucu aldığını söyledi, ama bize yardım etmeyecek. | Open Subtitles | التي قالت انها اشترت مخدرات من جاسبر وهي لن تساعدنا |
| İkinizin şehri terk edeceğini ve Jasper'ın bulaştığı işin ilgimi çekeceğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنكما سترحلان عن المدينة كنت أرغب أن أعلم ماذا سيفعل جاسبر |
| Hem Jasper ancak vakit bulabildi. | Open Subtitles | وهذا هو الوقت الوحيد الذي يمكن لجاسبر المجيء |
| Jasper sana göz kulak olmak için ara sıra burada kalırdı. | Open Subtitles | كان جاسبر يعيش هنا من فترة الى أخرى ليتمكن من مراقبتكِ. |
| O kadar da kötü değil. Bu Jasper Johns. Burada cetveliyle alıştırma yaptığını görüyoruz. | TED | ليس الأمر سيئاً للغاية هذا جاسبر جونز. نرى هنا أنه كان يتدرب على استخدام المسطرة |
| Emma Dill, 48.000, Clarence Speer, 20.000 ve Jasper Lamar Crabb 100.000 dönümlük arazi satın almışlar. | Open Subtitles | 12,000. كلارن سبير 5,000. جاسبر لامار كراب 25,000 هكتار. |
| Geçen gece Jasper'ı fark etmedin bile. | Open Subtitles | ذات ليلة حاول جاسبر التحدث إليك ولم تلاحظ ذلك |
| Mısır mumyalarından Jasper Johns'a kadar. | Open Subtitles | من الفراعنة القدامى، وحتى لوحات، جاسبر جونز |
| Burada şiir okumuyorum Jasper, yapılacaklar listemizi hazırlıyorum. | Open Subtitles | هذا ليس شعرا يا جاسبر أنا أكتب قائمة بما يجب أن نفعله |
| Hiçbir yere. İşlerin kötü gitme ihtimaline karşı Jasper'ı yalnız bırakmak istemiyorum. | Open Subtitles | لن نبرح مكاننا، لا أرغب أن أترك جاسبر تحسبا لحدوث مكروه |
| - Jasper da yürüyüşe çıkmak üzereydi. - Öyle değil mi? | Open Subtitles | أتعلمين، جاسبر كان يهم بالخروج، أليس كذلك؟ |
| Jasper'ı terk etmek mi istiyorsun? Bütün bu olayları ona mı yıkmak istiyorsun? | Open Subtitles | أترغبين أن تتركي جاسبر يقوم بكل شيء لوحده؟ |
| Callie, Jasper'ın kapüşonlusunun cebine bakmanı istiyorum. | Open Subtitles | كالي، أريدك أن تبحثي بجيب معطف جاسبر ذا غطاء الرأس |
| Bunu senden ve Jasper'dan saklayarak kendime gizlice mesaj yolladım. | Open Subtitles | و بإخفاء هذا عنك وعن جاسبر تمكنت من إرسال رسائل لنفسي |
| Dün gece Jasper paralarla poz verirken fotoğrafları değiştirdim. | Open Subtitles | بالأمس حين كان جاسبر يجلس أمام المال بدلت الصور |
| Bütün gece fotoğraflarını gördüm ve şimdi Jasper da öldüğüne göre bu ne zaman çekilmiş? | Open Subtitles | لقد رأيت كل الصور الليلية حتي مات جاسبر فمتى التقطت هذه إذا؟ |
| Söz veriyorum, Jasper'a daha fazla zaman ayıracağım. | Open Subtitles | أعدك بأنني سأكرس المزيد من الوقت لجاسبر |
| Jasper'a sığ dediğin için mi? | Open Subtitles | هل هذه بشان دعوك لجاسبر بانه ضعيف ؟ |
| Bizim değil, Jasper'ın. | Open Subtitles | هذه ليست لنا إنها لجاسبر |