"jh" - Traduction Turc en Arabe

    • جون
        
    • جي اتش
        
    • جوناثان هايدت
        
    • جي أتش
        
    JH: Kesinlikle, bu insan sosyal bilişinin basit bir parçası. TED جون: تمامًا. هذا مفهوم أساسي من الوعي البشري الإجتماعي.
    JH: Sanırım geldiğimiz nokta yeni bir sağ sol ayrımı. TED جون: هذا هو كما أعتقد، حيث نصلُ ربما عند الفارق الجديد بين اليمين واليسار.
    JH: Bence en büyük sorun özellikle Avrupa'da ayrıca burada da göçmenlik sorunu TED جون: أعتقدُ أن القضية الكبيرة في أوروبا خصوصًا، ولكن هنا أيضًا، هي قضية الهجرة.
    JH: Şimdi bu elektromanyetik mi yoksa statik elektrikle mi bu şekilde duruyor? TED جي اتش : والآن هذا هو الكهرومغناطيسية هنا ، أو هي مثبّتة؟
    JH: Bu çakışmalar resimde gerçekten var mı yoksa gözümüzün yaptığı bir yanılsama mı? Yani kafamızda mı o çakışmaları yaratıyoruz? TED جي اتش: هل هذا جزء من الصورة الحرفي ، أو في عيني صنع نمط التداخل؟ أنا استكمل نمط التداخل هذا؟
    JH: Bradley'nin küçük ahlaki benliğinin merdivenleri çıkarken nasıl öldüğüne bir bakın. TED جوناثان هايدت: إذن لاحظوا كيف أن نفس برادلي المتخلقة والزاهدة فقط تموت في طريق الدرج.
    JH: Bu güçlerle oynamak rahatlatıcı mı? TED جي أتش : هل هناك نوع من الإرتياح في اللعب بهذه القوى ؟
    JH: Evet, ama bunun mutlaka ırk ile ilgili olmadığını söyleyerek kulağa çok daha hoş gelen şekle çevirebilirim. TED جون: نعم، ولكن أستطيع جعل الأمر أكثر قبولًا بالقول بأن الأمر ليس بالضرورة حول العنصرية.
    JH: Ahlaki psikolojinin bir sonraki prensibi sezgilerin önce, stratejik nedenlerin daha sonra geldiğidir. TED جون: المبدأ التالي من علم النفس الأخلاقي هو أن الإستنتاج يأتي أولًا، والسبب الإستيراتيجي ثانيًا
    JH: Altı - on kadar farklı ipliğin bir araya geldiği bir doku gibi görmelisiniz. TED جون: عليكم رؤية ستة إلى عشرة خيوط مختلفة تتجمعُ معاً.
    JH: Haklısın, tiksinme farklıdır. TED جون: هذا صحيح. الإشمئزاز هو مختلف
    JH: Bunu nedensiz yapamazsınız. TED جون: لا تستطيعون القيام بذلك بالأسباب.
    JH: Bu durum farklı. TED جون: إنه مختلف.
    JH: Doğru. TED جون: هذا صحيح.
    JH: Bu doğru. TED جون: هذا صحيح.
    JH: Öyle umalım. TED جي اتش: أوه ، دعونا نأمل ذلك. أوه ، يا إلهي ، دعونا.
    JH: Görünüşe bakılırsa burada bir tane yapacağız. TED جي اتش: يبدو أنك حملت نحن هنا للتحمل.
    JH: Teşekkürler çocuklar. TED جي اتش: شكرا لكم أيها الرجال.
    TS: İşte burada-- JH: Tamam , ben yoldan çekileyim. TED تي اس: حتى هنا هي -- جي اتش: حسنا. سأحضر للخروج من الطريق.
    JH: Yani bu kuvvetlerin koruyucusu değilsin TED جي اتش: إذا انت لست بواب هذه القوى.
    JH: Tüm bu durumların arasındaki ortak özellik öz-benliğin incelmesi ya da eriyip gitmesi, ve bu çok çok iyi hissettiriyor, normal hayatlarımızı yaşarkenki hiçbir şeye benzemiyor. TED جوناثان هايدت: إذاً العامل المشترك بين كل تلك الحالات هو أن الأنا تبدأ في الإضمحلال ، أو تذوب ، وتُشعرك بالسعادة ، بالفعل تشعرك بالسعادة ، بطريقةٍ مختلفةٍ جداً عن كل مانشعر به في حياتنا.
    JH: Çünkü gücü bitseydi , çok büyük bir ses çıkardı. TED جي أتش : لأنه إذا انقطع التيار الكهربائي ، ستفقد التوازن ويحدث ضجة عالية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus