Ama şimdi bir yanımda altını bezletmeyi seven, diğer yanımda kendini jiletle doğramayı seven insanların arasında oturuyorum. | Open Subtitles | والآن أجلس بين شخصين الأول يحب ارتداء الحفاضات والثانية تحب أن تجرح نفسها بشفرة |
Bunu birisine söylersen dili çekip bir jiletle kesip kedilere yem etmek zorunda kalırım. | Open Subtitles | أن أخبرت أحداً بذلك، سأقوم بقطع لسانك بشفرة حادة وأطعمهُ للقطط. |
jiletle bileklerini kesmiş. | Open Subtitles | لقد قطعت شرايين معصمها بشفرة حلاقة |
Onun ve başka bir yalnızın dudaklarını jiletle kesip birbirleriyle öpüşmeleri için zorladık. | Open Subtitles | قمنا بجرح شفتيه بمشرط و شفتي "وحيد" أخر ايضاً وأجبرناهم علي تبادل القبلات |
Birileri onun üzerinde jiletle gezmiş derdim. | Open Subtitles | قد أقول أن شخص شرحها بمشرط حاد |
Lütfen elmalı şekerinizde jiletle biraz düşüneyim. | Open Subtitles | رجاءاً اعتبروني نصل شفرة الحلاقة على تفاحة الكاراميل خاصتكم. |
Bu şekilde görünmesi için bu sabah onu jiletle yırttım. | Open Subtitles | لقد استخدمت شفرة الحلاقة منذ الصباح ...لأجعله يبدو بهذا الشكل، وأنت تقولين |
- jiletle bileklerini kesti. - Emily! | Open Subtitles | ـ لقد قطعت رسغها بشفرة الحلاقة ـ إيملى |
"Elimde jiletle ne yapıyorum?" diyorum. | Open Subtitles | و أتسائل ماذا أفعل بشفرة في يدي |
"Sıkı Dostlar" filmindeki Pauly Sorvino'nun sarımsağı jiletle kestiği sahne gibi. | Open Subtitles | "كما هو الحال في المشهد في فلم "رفاق جيدون حيث (بولي سورفينو) قطع يقطع الثوم بشفرة حلاقة |