| Kalanını Justin'in oyuncak sandığına koyup gömdüm, polis ararsa bulmasın diye. | Open Subtitles | لقد دفنت الباقي في علبة جاستن الرملية في حالة وجدته الشرطة |
| Sonra Justin'in ödü koptu ve kendininkini de kontrol ettirdi. | Open Subtitles | وبعد ذلك جاستن خاف تماماً, لقد جعل الرجل يفحصه بعدي. |
| Lisa saçlarını beyzbol şapkasının içine sıkıştırınca görevliyi onun Justin Bieber olduğuna ve Justin'in onunla fotoğraf çektireceğine ikna ettik. | Open Subtitles | فتقوم ليسا بربط شعرها ووضع قبعة بيسبول وأقنعنا الحارس انها جستن بيبر وبأن جاستن بيبر هذا يود التقاط صورة معه |
| Ama henüz babamın ya da Justin'in bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لكني لاأريد أن يعرف أبي , أو جاستين الآن |
| Sorun şu ki oğlum Justin'in daha önceden sabıkası var. | Open Subtitles | ...أتري , الأمر هو أن جاستين هذا إبني لديه سوايق |
| İngiliz Elçiliğini utandırıyorsun. Justin'in kariyerine zarar veriyorsun. | Open Subtitles | أنت تُحرجُ المندوبية الساميّةَ، وأنت لا تَعْملُ مهنةَ جوستن أيّ جيدة. |
| Justin'in tişörtündeki el izine birebir uyuyor. | Open Subtitles | انها تتناسب تماما مع البصمة على قميص جاستن |
| Justin'in anlattıklarına göre Shepherd'a kalp masajı yaptı. | Open Subtitles | قصة جاستن انه قام بعملية انعاش لكيفين شيبرد |
| Evet ama Kevin, Justin'in tişörtünü tuttuysa hâlâ nefes alıyordu demektir. | Open Subtitles | نعم, لكن كيفين أمسك قميص جاستن مما يعني انه كان لا يزال يتنفس |
| Bana Justin'in saçından getirirsen bir daha asla alış-veriş parası istemem. | Open Subtitles | فرقة إن سينك في المدينة إذا احضرت لي خصلة من شعر جاستن لن أسألك مجدداً أن تتسوق لي مرةً أخرى .. |
| Şimdi Justin'in sınıfına dergi turu yaptırmaya gitmeliyim. | Open Subtitles | و الان , عليا اصطحاب زملاء جاستن في جولة في المجلة |
| Justin'in çizimleriyle ilgili, bir arama yapıyorum, bakalım ne bulacağız. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أحلل رسم جاستن أقوم ببحث وأرى إن ظهر لي أي شيء |
| Sanıyorum burada, Justin'in yanında birşey buldu, ve sahip olmayı bana mesaj iletmek için bir yol olarak kullandı. | Open Subtitles | أظن بأنها وجدت شيئاً هنا غير جاستن وهي تستخدم الإستيلاء على جسد آخر كطريقة لتبلغني رسالة |
| Justin'in düğünü ertelemek istemesi dünyanın sonu demek değil. | Open Subtitles | ربما ليست نهايه العالم إذا اراد جاستن تأجيل الزفاف |
| Justin'in en sevdiği browniye hiçbirşey karıştıramazsın. | Open Subtitles | لايمكنك صنع البراوني المفضله عند جاستن من خليط |
| Justin'in eski haline dönmesi için sağlıklı beslenmeye, egzersize, ilacını zamanında almaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | ما يقصد الدكتور فريدمان هو أن جاستن يحتاج لتغذية سليمة وممارسة الرياضة و معالجة طبية لأسترجاع صحته لطريقها |
| Justin'in bana bunu yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لقد عادت ابنتي، هذا يكفي. لا أصدق أن جاستين فعل هذا بي. |
| Justin'in ne yapacağını bilmiyorum. Clay'i susturmak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذي سيفعله جاستين يقول إنه يريد إيقاف كلاي |
| Çünkü hem Justin'in seni parmakladığını doğruladı hem de senin ona oral yaptığını. | Open Subtitles | لأنها أكدت لي أن جاستين لم يضع أصبعه فيك فحسب بل أنك مصصت عضوه كذلك |
| Ben Justin'in kamp müdürü Lisa Lapira. | Open Subtitles | انا المسؤولة لزا ليبرا من مخيم جاستين |
| Masaya ben oturup Justin'in şoförüne bir saat geç gelmelerini söyleyeceğim. | Open Subtitles | سآخذ المنضدة وأخبر سائق جوستن أن يتأخر لساعة. |