Ayrıca soluk kömür ve hindistan cevizi izlerine de rastladım. | Open Subtitles | ايضا تم الكشف عن أثار خفيفة من الفحم و جوزالهند |
kömür ve doğal gaz rüzgar ve güneşten daha ucuz, ve petrol biyoyakıtlardan daha ucuz. | TED | الفحم والغاز الطبيعي أرخص من الطاقة الشمسية وطاقة الرياح، والبترول أرخص من الوقود الحيوي. |
kömür ve dizelin yanmasından dolayı hava tehlikeli ölçüde kirli. | TED | الهواء متلوّث بصفة خطيرة نتيجة احتراق الفحم والدّيزل. |
kömür ve petrol endüstrileri geçen yıl temiz kömür fikrini yaymak için çeyrek milyar dolar harcamışlardır; bu zırvalıktır. | TED | وقطاع صناعة الفحم والبترول صرفوا ربع مليار دولار في تقويم السنة الماضية يروجون للفحم النظيف، الذي هو تناقض. |
Hepsini birleştiren şey ise kirli kömür ve ithal petrol gibi karbon temelli yakıtlara olan bağımlılığımız. | TED | الخيط الذي يربط بينهم جميعاً، هو إدماننا للوقود الكربوني، مثل الفحم الملوث والنفط الأجنبي. |
Ancak bugünlerde, çoğu dış taban, doğal kauçuk, kömür ve yağdan elde edilen yan ürünlerin sentetik bir karışımı ile yapılıyor. | TED | ولكن اليوم، تُصنع معظم النعال الخارجية من مزيج صناعي من المطاط الطبيعي والمنتجات الثانوية من الفحم والزيوت. |
Doğal gazın şu anda bu kadar önemli olmasının tek nedeni tehlikeli kömür ve petrole temiz alternatif olmasıdır. | Open Subtitles | هو انه البديل النظيف للصناعات الخطرة مثل الفحم والنفط |
kömür ve çalıntı hediyeler aynı yerde mi yani? | Open Subtitles | قطعة من الفحم وهدايا مسروقة بمكان واحد؟ ربما ليست جزءاً من موقع الجريمة. |
Önce yağlı boya gibi bir şey lazım ve biraz kömür ve sevdiğin bir yiyecek... | Open Subtitles | اذن انت بحاجة الى طلاء زيتي اساسي وبعض الفحم النباتي و نوعا من الطعام الذي تحبه |
kömür ve doğal gaz da elektrik için. | Open Subtitles | أما الفحم والغاز الطبيعي يولدان الكهرباء |
Fakat yeni yeni gelişmiş dünyada yerini almaya başlayan ülkelerde bile, Çin’de mesela, kendileri için iyi bir gelecek görmeyen çok sayıda kömür ve maden endüstrisinde çalışan insanı işten çıkarmaya başlayan Devlet Başkanı Xi‘nin yaşadığı zorluğu görüyoruz. | TED | وحتى في دول تتجه حديثاً لتصبح من دول العالم المتقدم، في الصين، بإمكاننا أن نرى الصعوبات التي يواجهها الرئيس شي الذي بدأ بصرف عدد كبير من الناس العاملين في الفحم والصناعات التعدينية الذين فقدوا الأمل في أي مستقبل لهم. |
Kıyıya yakın olan rüzgar tribünlerinden 84 milyar ton düşüş sağlandı; rüzgar çiftliklerinden elektrik üretilmese kömür ve gazla üretim yapan tesisler ile sağlanacaktı. | TED | على سبيل المثال، نتج تخفيض 84 غيغا طن من التوربينات الهوائية البرية، نتيجة الكهرباء المولدة من مزارع الرياح التي كان سيتم إنتاجها من الفحم أو من محطات الغاز. |
kömür ve petrol yakında tükenecek. | Open Subtitles | الفحم والنفط قريباً سَيُسنفذانِ. |
kömür ve çelik üretimindeki 1931'den sonraki en büyük düşüşü. | Open Subtitles | أكبر هبوط في الصادر الكلي... في إنتاج الحديد و الفحم في سنة واحدة منذ عام 1931. |
Avrupa Birliği altı ülkenin kömür ve çelik birliği olarak başladı. Asıl amaçları Almanya'nın rehabilitasyonunun barışçıl bir şekilde yürümesini sağlamaktı. | TED | الإتحاد الأوربي بدأ بداية متواضعة مكونة من الفحم و الحديد الموجود في ستة دول فقط . وقد كان غرضهم الأساسي حقيقة أن يعيدوا تأهيل ألمانيا بطرقة سلمية . |
Ve şimdiye kadar bunu sadece üç kaynağı var -- kömür ve gaz, hidroelektrik, bunlar ki çoğu yerde tükenene kadar kullanılmıştır -- ve nükleer. | TED | وحتى الآن هناك ثلاثة مصادر رئيسية لذلك-- الفحم والغاز، والطاقة المائية، التي بلغت الحد الأقصى في بعض المناطق-- والطاقة النووية. |
Her ne kadar belli edilmemeye çalışılsa da son kırk beş yılın en soğuk kışı yaşanıyor kömür ve yiyecek stokları gitgide azalıyordu. | Open Subtitles | مكتب الرقابه على المعلومات حاول أن يتكتم على الأمر لكن الناس كان بأمكانها أن تلاحظ أضافة لقوانين تقييد الأضاءه جاء هذه الموسم كأسوء فصل شتاء منذ 45 عاماً تناقص مخزون الفحم بشكل كبير أنابيب المياه أنفجرت , تم تقنين مصادر توزيع الطعام |
Bakın kömür ve duman gibi. | Open Subtitles | . . في الفحم و الدّخّان هناك |