O kötü durumda, bayım. Bütün gün hiçbirşey yemedi. | Open Subtitles | انه فى حالة سيئة ياسيدى انه لم ياكل شىء طوال اليوم |
Yerel patalojistler kalıntıların epey kötü durumda olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال أحد الأخصائيين المحللين في علم الأمراض بأن البقايا في حالة سيئة جداً |
Gelir durumunuzu inceledik. kötü durumda. | Open Subtitles | لقد نظرنا لوضعكِ المالي , و هو بحالة سيئة |
Carter kötü durumda hemen bir tıbbi ekip lazım. | Open Subtitles | انظروا ، كارتر في حالة سيئة. ونحن بحاجة إلى فريق طبي هنا على الفور. |
Gerçekten kötü durumda. Lütfen. O benim en iyi arkadaşım. | Open Subtitles | انه في حالة سيئة, أرجوكِ .انه أعز أصدقائى, أرجوكِ |
En iyi oldukları zaman. Ama sorun, sevildiğini hissetmek için kötü durumda olmak zorunda olman. | Open Subtitles | , لكن المشكلة هي لكي تشعري بالحب عليكِ أن تكوني في حالة سيئة |
Her ne kadar arkadaşlarımı kötü durumda görmeyi sevsem de, ki bu kendimi üstün hissettiriyor, artık eğlenceli gelmiyor. | Open Subtitles | أحب رؤية اصدقائي في حالة سيئة لأن ذلك يشعرني بالتفوق |
Ülkenin kötü durumda olduğunu duyup duruyordum. | Open Subtitles | كنت لا أنفكُّ أسمع أن هذه البلاد كانت في حالة سيئة للغاية |
Pomeranyası gerçekten kötü durumda. | Open Subtitles | يا كلب صغير طويل الشعر لها، وقالت انها في حالة سيئة حقا. |
Odalar şu anda biraz kötü durumda, ancak biraz düzenlemeyle iyi hale gelecekler. | Open Subtitles | الحجرات بحالة سيئة الآن، لكن تحتاج لقليل من العمل لتحسينهم |
kötü durumda. Buraya bir vinç ya da hidrolik kaldıraç falan lâzım. | Open Subtitles | انها بحالة سيئة هل لدينا رفعة لنخرجها |
Alınma dostum ama oldukça kötü durumda gibi duruyorsun. | Open Subtitles | بلا اهانة يا رجل ولكنك تبدو بحالة سيئة |
En kötü durumda ne yapmamız gerektiğini söylemiştim, hatırladın mı? | Open Subtitles | أتذكرين ما اتفقنا على فعله في أسوأ الحالات ؟ |
Kız iyi görünüyor. Diğeri ise epey kötü durumda. | Open Subtitles | الفتاة تبدو بحال جيد الأخر يبدو بحال سيئة |
- SGA kötü durumda. | Open Subtitles | ؟ - هيا يا فتى ،إن المنظمة فى حالة فوضى |
Böylesine kötü durumda olan bir adama göre çok konuşuyorsun. | Open Subtitles | تتحدث على الكثير من التـفاهات في أنت في وضع سيئ |
- Bilmiyorum. Çok kötü durumda olabilir. | Open Subtitles | لا أعرف ربما يكون في حالة مزرية |
Hiçbir maç gününü kaçırmazdı. Bayağı kötü durumda olmalı. | Open Subtitles | إنها لم تفوت أبداً محاضرة يوم المباراة ، لذا فأعتقد أنها فى حالة يرثى لها |
Ama onlar için yemek yapsaydım, daha kötü durumda bile olabilirlerdi. | Open Subtitles | ولكن إن طبخت لهما إزدادت حالهما سوءاً |
Oldukça kötü durumda. Nöbet geçiriyor. | Open Subtitles | حسناً، إنه في حال سيئ إنه مرتعد |
En kötü durumda, suikaste uğramış olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون قد تعرّض للاغتيال في أسوأ الأحوال |
Galaksinin geri kalanındaki insanlardan daha fazla kötü durumda olamazlar. | Open Subtitles | حسناً، هم ليسوا أسوأ حالاً من بقية البشر في هذه المجرة |
kötü durumda. | Open Subtitles | إنه سيء |
Tanrı korusun, ne kocandan, ne Gloria Akalitus'den ne de polisten, kötü durumda olduğunu duymak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أسمع ذلك من زوجك أو من قلوريا أكولايتس أو من الشرطة لا سمح الله في تلك الحالة سوف تكوني في حالة يُرثى لها |
Elliot kötü durumda. İçinde bir Tok'ra ortakyaşamı var. | Open Subtitles | اليوت في حالة صعبة هناك سمبيوت توك رع في داخلة |