Şimdi, küçük balıklar ve omurgasızlar gördüğümüz tek şey değil burada. Köpek balıkları da görüyoruz, | TED | الأسماك الصغيرة واللافقاريات ليست هي الأشياء الوحيدة التي نراها هنا. ونرى أيضاً أسماك القرش، |
- Yengeçler ve küçük balıklar onu yer. | Open Subtitles | ـ ستكون قد أُكلتها السّرطانات و الأسماك الصغيرة |
Su yeterince oksijen tutarsa küçük balıklar hayatta kalacak. | Open Subtitles | ستنجو الأسماك الصغيرة إن احتوى الماء على أكسجين كافٍ |
Bir ebeveyn yavruya bakarken, ...diğerinin denize kadar uçup sığ sulardan küçük balıklar ve mürekkep balıkları toplaması gerekir. | Open Subtitles | بينما يعتني أحد الوالدين بالصّغير، يتعيّن على الآخر السفر بعيداً عن الشاطيء ليصيد السمك الصغير والحبّار من سطح الماء. |
Besin azlığı yüzünden su fışkırtma tekniğinde uzmanlaşmak küçük balıklar arasında yarışa sebep olur. | Open Subtitles | بقلّة الطعام هناك سباق بين السمك الصغير لإتقان تلك التقنية |
İlk bakışta hayal kırıklığına uğramış gibi küçük balıklar, bir sürü karides ve solucan var. | Open Subtitles | للوهلة الأولى تبدو مخيبة أسماك صغيرة, الكثير من الجمبري، و بعض الحشرات |
Gözleri pörtlemiş zavallı küçük balıklar var ya... | Open Subtitles | أسماك صغيرة بنظرات بائسة على وجهها |
Tehlikelere rağmen küçük balıklar beslenmek için korunaklı resiften ayrılma riskini almak zorundalar. | Open Subtitles | على الرغم من المخاطر, يجب على الأسماك الصغيرة أن تخاطر بترك حماية الشعاب المرجانية من اجل التغذية. |
Ama bu küçük balıklar zamanlarının çoğunu okyanusun derinliklerinde, yunusların ulaşamayacağı yerde geçiriyorlar. | Open Subtitles | لكن هذه الأسماك الصغيرة يقضون معظم وقتهم في الأسفل في أعماق المحيطات، بعيد جداً عن مدى الدلافين. |
küçük balıklar buraya çoğu yırtıcının ulaşamayacağı bu alana sığınıyor. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة تحتمي هنا، بعيداً عن متناول معظم هذه الحيوانات المفترسة. |
küçük balıklar sıcak suyun kıyısına kadar gelip, dururlar ve büyük balıklar soğuk sudan çıkıp onları yerdi. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة ستّصل الى حافة المياه الحارة و تتوقف و الأسماك الكبيرة تخرج من المياه الباردة و تأكلهم |
küçük balıklar sıcak suyun kenarına kadar gelip duruyor ve büyük balıklar soğuk sudan çıkıp onları yiyordu. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة ستّصل الى حافة المياه الحارة و تتوقف و الأسماك الكبيرة تخرج من المياه الباردة و تأكلهم |
Tıpkı küçük balıklar gibi. | Open Subtitles | مثل الأسماك الصغيرة |
Bekle, Hetty, küçük balıklarla ilgili sorun var, küçük balıklar büyük balıklar tarafından yenilmeye meyilli olurlar.Yani sen... | Open Subtitles | مهلاً ،(هيتي) يوجد مشكلة في الحقيقة مع السمك الصغير لانه من المفترض أن تؤكل من قبل .. السمك الأكبر |
Peki, peki, gupi siz küçük balıklar için sevecen bir ifade. | Open Subtitles | أنتم مثل السمك الصغير |
Keeler'ın söylediği gibi sadece havuzdaki küçük balıklar. | Open Subtitles | أسماك صغيرة في بركة كبيرة، كما قال (كيلر) تماما. |
-Sadece küçük balıklar demek. | Open Subtitles | - لذا مجرد أسماك صغيرة أذن؟ |