| Zira bütün hafta TED'de de duyduğumuz üzere dünyamız, insanların artan nüfusu ve ihtiyaçlarıyla birlikte gittikçe daha da küçülüyor. | TED | ولأننا كما سمعنا في تيد طوال الإسبوع بأن العالم يصبح أصغر وأصغر بزيادة أعداد الناس فيه تريد أشياء أكثر وأكثر |
| Zamanda geriye atılan her adımda uzay dokusu büzülüyor ve evren giderek küçülüyor. | Open Subtitles | مع كل خطوة إلى الوراء من الزمن، نسيج الفضاء يتقلص والكون يصبح أصغر. |
| Sonuç olarak da beynimizin o tarz işleri yapan kısmı küçülüyor ve salaklaşıyor. | TED | ونتيجة لذلك, جزء من الدماغ الذي من المفترض أن يقوم بذلك النوع من الأشياء يصغر ويصبح أكثر غباء. |
| Nehirler ve göller küçülüyor. | Open Subtitles | أفراس النهر تشخر وتزَمْجَرَ الأنهار و البحيرات الطبيعية تتقلص. |
| Yani bir başka değişle, tüm yaşam sürem için sanki gelecek her sene bir sene küçülüyor gibi. | TED | وبعبارة أخرى، كان المستقبل ينكمش نوعا ما بمقدار سنة كل سنة طيلة حياتي. |
| Göğsünün üstünde bir ağırlık varmış ve bulunduğun oda küçülüyor kalbin deli gibi atmaya başlıyormuş gibi yani? | Open Subtitles | كما ان هناك وزن على صدرك والغرفة تصغر ويبدأ قلبك بالضرب بسرعة الجنون؟ |
| Bunun için kullanılan tarayıcılar gittikçe küçülüyor, daha ucuz ve daha taşınabilir hale geliyor. Ve bu gibi cihazlarla olası hale gelen veri patlamaları | TED | هذه الماسحات الآن هي محمولة ،ذات أحجام أصغر ، و أقل تكلفة. وهذا النوع من الانفجارالبياني الذي تتيحه |
| erimeye başlıyor yani küremsi şişlik büyürken kafanın gerisindeki sivrilikler küçülüyor. | TED | في الواقع تُمتص ممايعني انها تصبح أصغر والقُبة تصبح اكبر |
| Bugünlerde olan şu: transistörler gittikçe küçülüyor, küçülüyor, küçülüyorlar. Ve artık bu şekilde davranmıyorlar. | TED | الآن ، ما يحدث هو أنه يتم الحصول على ترانزستورات أصغر وأصغر وأصغر ، لذلك لم تعد تتصرف على هذا النحو. |
| Sanırım idare ederim lordum, ama sanki... her yıl biraz daha küçülüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأتصرف بشكل مهذب سيدي، لكن إن حدث يبدو أنه يتقلص قليلاً كل عام |
| Alan küçülüyor ve bunun anlamı da çevrimiçi olduklarında bilgisayarları kullanabiliriz. | Open Subtitles | حسناً، الحقل يتقلص مما يعني ...إنه يمكننا إستخدام الحاسوب عندما يتم |
| Sorun değil. Şanslılardan olduğumu söylüyorlar. Tümörüm küçülüyor. | Open Subtitles | لا بأس ، فقد قالوا انني من المحظوظين لان ورمي يتقلص |
| Bana mı öyle geliyor yoksa bu yer gittikçe küçülüyor mu? | Open Subtitles | هل أنا أتخيل أم أن هذا المكان يصغر شيئاً فشيئاً؟ |
| Dünyam gittikçe küçülüyor, sanırım, evet, kendim için üzülmeye başladım sonrasında tek yaptığım şey bu oldu. | Open Subtitles | عالمي بدا وكانه يصغر اكثر فاكثر وثم, نعم اعتقد بانني بدات اشعر بالسوء لنفسي وقريبا جدا هذا كل ما فعلت |
| Bu oda küçüldükçe küçülüyor, değil mi? | Open Subtitles | حسنا هذه الغرفة تتقلص دائما اليس كذلك؟ |
| Yüzey alanları her yaz daha da küçülüyor. | Open Subtitles | مساحته خلال فصل الصيف تتقلص سنة بعد سنة |
| Kimisi öğrenme sürecinde küçülüyor ya da büyüyor. Kimisi zaman geçse de değişmiyor. | TED | والبعض يتمدد أو ينكمش سريعاً في عملية التعلُّم؛ والبعض أكثر ثباتاً مع مرور الوقت. |
| Tersi durumda küçülüyor. | TED | وعندما لا يفعل ذلك، تصغر الحدقة. |
| Eğer hedefi ıskalarsanız, platform küçülüyor. | Open Subtitles | اذا اخطأنا الهدف , هذه المنصة تنكمش |
| Bu arada buzlukta git gide küçülüyor. | Open Subtitles | في حين أن حجم المجمّد يزداد صغراً |
| - Hey, oda küçülüyor. - Hayır, küçülmüyor! | Open Subtitles | إن الغرفة تتضائل - ليس صحيحا - |
| Sıcaklıklar yükseldikçe buzullar ve buz tabakası küçülüyor. | Open Subtitles | بارتفاع درجة الحرارة، يتقلّص الثلج وطبقات الجليد. |